Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Utanmazların bayramı

Utanmazların bayramı

Bayramda da olur mu böyle şeyler yazmak? Barış, dostluk, kardeşlik... Hani nerede kaldı?

Bayramda da olur.

Her zaman olur...

Arsızlık bayram yapmıyor, ben neden imtina edecekmişim ki düşüncelerimi yazmaktan?

Konu ne?

Bir büyük yayın grubunda kümelenmiş arkadaşlara sorarsanız, son halkasını Oktay Ekşi’nin oluşturduğu “bağımsız yazarlar”, özgürce eleştiri hakkını kullandıkları için siyasi iktidarın gadrine uğradılar ve gazetelerinden uzaklaştırıldılar.

Buraya kadar sorun yok.

Bu nevi yorumları Emin Çölaşan hadisesinden beri okuyoruz.

Hayır, “bağımsız yazarlar” tanımlamasını tartışmayacağım... Kimin nereye, hangi odağa göbekten bağlı olduğu, hangi çevrelerin diskuruyla yazıya kalkıştığı herkesin malumu...

Konu şu:

Bayramdan önce hükümetin açıkladığı “devlete olan borçları yeniden yapılandırma” paketi uyarınca, vatandaşın (tabii kurumların) “uzlaşma başvurusu”nda bulunmaları halinde, devlete olan borçlardan “ciddi indirimlere” gidilecek.

Bu şu demek:

Bir büyük medya grubunun patronu da, bir vatandaş olarak bu büyük indirim fırsatından yararlanacak.

İyi olacak...

Cillop olacak...

Korku imparatorluğu birden sona erecek.

Biliyorsunuz, önce “Malezyalaşıyorduk”, sonra “mahalle baskısı”nın tarassutu altına girdik... Yediremedik.

Derken “sivil dikta” ve “faşist hükümet” dönemi başladı... Ardından (referandumdan sonra) “korku imparatorluğu”na hızlı ve ani bir geçiş yaptık.
Emin’i, Bekir’i, Oktay’ı bu dönemde kurban verdik.

Listeler yaptık.

Sırada kimlerin bulunduğunu tartıştık.

Fakat, işin şu tarafını hiç kurcalamadık:

Bu nasıl korku imparatorluğuydu ki, kendi taraftarlarına bile sahip çıkamıyordu? Onları organize çetelerin “taşlı, sopalı, yumurtalı” saldırılarından koruyamıyordu?

Bu nasıl korku imparatorluğuydu ki, Ergenekon’la ilgili haber yapan müntesiplerine 5 bin civarında dava açılıyor, bu davalardan üç bini “en yandaş” bilinen Star gazetesine nasip oluyordu da, imparatorluk bürokrasisinin elinden bir şey gelmiyordu.

Bu nasıl korku imparatorluğuydu ki, imparatorluk koltuğunda oturan kişi kendi çocuklarını yurtdışında okutmak zorunda kalıyordu... Dahası, kurulduğu günden beri yakasını Ergenekon’cudan, Balyoz’cudan, Sauna ve Hamam Çetesi’nden kurtaramıyordu.

Bu nasıl korku imparatorluğuydu ki, anayasayı değiştirmeye yeltendiği an burnunun dibinde “kapatma davası” bitiveriyordu...

Neyse ki sona erdi...

Büyük patrona “vergi affı ihtimali” belirince, korku dönemi yeni bir barış ve kardeşlik iklimine evriliverdi...

Korkuya karşı konuşlamış “kanlı kalemlerden”, bundan sonra daha naif, daha anlayışlı, daha “tolere edici” yazılar okuyacaksınız.

Biz mi?

Biz “korku imparatorluğunun müntesipleri” olarak hakkımızda açılmış binlerce davadan ifade vermeye devam edeceğiz. Meydan yine “sit-com şaklabanlarına” ve “mış gibi” yapan kifayetsizlere kalacak.

Artık utanmazlar bayram edebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi