Cemal Nar

Cemal Nar

Hacdan Dönüş Adabı 2

Hacdan Dönüş Adabı 2

Bir önceki yazımızda hacdan dönüş adabını gündeme getirmiş ve İmam Nevevî’den bazı aktarmalar yapmıştık. Şimdi de çağdaş âlimlerimizden Zuhaylî’ye kulak verelim isterseniz.

Zuhayli de Hac bahsinin sonunda bu konuda bilgiler verir. Nevevi’den farklı olarak şunları alalım oradan:

“Peygamber (s.a.v)’in sünnetine uyarak her yüksek tepeye çıkıldığında üç defa tekbir getirdikten sonra şöyle söylenir:

Artık bizler seferden selametle dönüyoruz, günahlarımızdan tövbe ediyoruz. Bizler ancak Rabbimize ibadet, Rabbimize secde, Rabbimize hamd edicileriz. Allah vaadinde sadıktır. Kulunu zafere ulaştırmış ve ancak O tek başına orduları perişan etmiştir.

“Âyibûne tâibûne âbidûne sâcidûne li-rabbinâ hâmidun, sadagallahu va’dehu ve nasara abdehu ve hezime’l-ahzâbe vahdehu.”

Ülkesine döndüğü zaman şöyle dua eder:

“Allahım! Ülkeme hayırlar vermeni, yaşayanları hayırlı kılmanı ve içinde bulunan her şeyin hayırlı olmasını Sen’den niyaz ediyorum. Ülkeme kötülük gelmesinden, yaşayanların kötülüğünden ve içinde bulunan her şeyin kötü olmasından Sana sığınıyorum. Allahım! Orasını bize mekân ve rızk yeri kıl. Allahım! Oranın meyveleri ile bizi mızıklandır, vebasına karşı koru, halkına sevdir ve salih kullarına da bizi sevgili eyle.”

Beldesine ulaştığı zaman önce camiye gidip kerahet vakti dışında ise iki rekât namaz kılar. Sonra evine girdiği zaman da iki rekât namaz kılıp mübarek yerleri ziyaret etmeyi nasip ettiği için Allah Teala’ya hamd ve şükreder.

Hacdan gelene şöyle denilmesi müstehaptır:

Allah haccını kabul etsin, günahlarını affetsin ve harcamaların yararlı olsun.

Gabilallahu hacceke ve ğufira zenbike ve ahlefe nefegateke.

Hacı da şöyle karşılık verir:

Allah bizim ve sizlerin günahlarını affetsin.

Ğufirallahu lenâ ve lekum.

Hacı, yurduna döndüğü zaman haccın kabulünün alametlerinden olan hayırlı amellerini artırarak devam etmesi gerekir

Hac’dan sonra temiz bir hayat yaşamak, haccın kabul olunduğunun en büyük alametlerindendir.”(el-Fıkhu’l İslamî ve Edilletuh, III. 453-55)

Bizim memlekette tatlı bir tartışma yaşanır hacı ziyaretlerinde. Acaba zemzem ayakta ve kıbleye dönük olarak mı içilir, yoksa oturarak mı?

Ben gülerim bu tartışmalar. Aslında dinimiz bu kadar ayrıntı üzerinde tartışmayı hoş görmez. Eskiler buna “taammuk”, yani derine dalmak der ve hoş karşılamazlardı. Çünkü yersiz ihtilaflar hep buralardan çıkar ve gönül kırarlar. Ne gerek var?

Zemzem, Kâbe’de tavaftan sonra ayakta içilir. Bu müstehaptır. Onun ötesinde beytullahta otururken her zemzem içtiğimizde bile ayağa kalkmayız. Nerde kaldı memlekette?

Ama birisi kalkar da, “ben Kâbe ve zemzeme saygı olsun diye ayakta ve kıbleye dönerek içeceğim” derse, ona da engel olunmaz. Varsın niyetiyle sevap alsın. Bu kadar bir ayrıntıda konuşmaya, tartışmaya gerek yok. Ama sorarlarsa bildiğini söylersin elbette, o başka.

Aslında iki yer hariç, suyun ayakta içilmesi hoş karşılanmamıştır. Birisi bu Zemzem, Kâbe’de tavaftan sonra ayakta içilir. Diğeri de abdest aldıktan sonra artığından biraz ayakta kıbleye karşı içilir. Bu müstehaptır. Yani yapılırsa hoş olur, sevap alınır. Terk edilirse hiçbir günahı yoktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi