Aç kalan çocuklar ve Zingarina'nın dansı

Aç kalan çocuklar ve Zingarina'nın dansı

Aziz Nesin'in oğlu Ali Nesin, başörtüsünün serbest bırakılmasına ilişkin görüş beyan edince Aziz Nesin Vakfı'nda kalan çocuklara yapılan bağışlar bir anda kesilmiş. Durum size de korkunç gelmiyor mu?

Bir düşünsenize; yaşadığınız ülkede bir insan hakkı sorununa dair görüş bildiriyorsunuz ve bundan hoşlanmayanlar kimsesiz çocuklara yaptıkları yardımları kesiyorlar. "çocuklar aç, sefil kaldı" diyor Ali Nesin, babasının yazabileceği traji-komik hikayenin kahramanlarından biri olmanın şaşkınlığıyla. Nesin'in dindarlığı ya da yaşam tarzına ilişkin farklı bir beyanı filan da yok.

Peki bu acımasızlığı nasıl izah edeceğiz? "öteki"ne ilişkin öfkeleri o kadar büyümüş ki bazı insanların, kendi mahallesindeki bir adam ötekine destek verdiğinde acayip hırslanıyor. çocukları sağır edecek kadar gürültüyle patlıyor öfkesi. Denmelidir ki "kardeşim tamam, adam böyle bir destek vermiş ama çocukların günahı ne?" Evet sorun bu; çocukların günahı ne? öfkeniz bu kadar mı hudutsuz? Mesele merhamet meselesidir baylar.

çok izlenen yarışmaya takılıyor gözlerim. Yarışmacı olan kişiyle kutuların başında bekleyenler aynı duygunun sarmalında benzer yüz ifadeleri takınıyorlar. Heyecanları, mutlulukları, üzüntüleri birlikte yaşıyorlar. Arkadaşımın uyarısıyla kendime geliyorum; "yarışmanın formatı böyle, oynuyorlar." Oynuyorlar evet. İnsanlar sevinçlerin, kazanımların etrafında üşüşebilirler bir anda. Acılarımız belki bir gün bizi bir araya getirir. Kalplerimizin incelikli sızıları, gözlerimizdeki buğular, dudaklarımızdaki titreme, burnumuzu sızlatan hüzünler. "Kardeşim dedim / acılarıma da kardeş olur musun?" diye sesleniyor zarif şair. Belki biri yüzünü çevirir bakar diye. Yarışma sürüyor. Şu kadıncağıza verin istediği parayı. Hepimiz mutlu çıkalım buradan.

Tony Gatlif geldi İstanbul'a. Cezayir doğumlu, çingene kral. Masalların müzisyeni ve yönetmeni. Transylvania'yı çekmişti geçtiğimiz yıllarda. Aşık olduğu adam için, ayaklarında derman bulabildiği kadar yol giden güzeller güzeli Zingarina'nın öyküsünü anlatılıyordu filmde. Gerçi Milan, Zingarina'yı karşısında gördüğünde reddediyordu ama önemli değil. Asıl önemli olan sevdiğini bulmak için onca yol gitmek. Vazgeçmemek, yürümek, bıkmadan usanmadan yolda olmak. Eğer aşık kalbini her şartta korursa, bu kez aşk gelir insanın elinden tutar. Bir kadının, başını omzuna yaslayacağı bir erkek için yılmadan mücadele etmesi yüreğimi genişletiyor. Zingarina'nın dansı dünyamıza da dönme şevki veriyor. Devam et Zingarina. Ha bu arada Gatlif demişken; Sulukule'ye de dokunmayın be kardeşim!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi