İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

Asıl 'eksen kayması' bu..

Asıl 'eksen kayması' bu..

Ekonomik krizler içinde boğulmak üzere olan Avrupa'ya "kurtarıcı el" uzandı. Yok, bu sefer kurtarıcı öyle Atlantik ötesinden değil. Çünkü İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa'yı yeniden kuran Atlantik ötesi dost, bu sefer en az Avrupa kadar batık durumda. Öyle ki, ülkeleri batıracağı söylenen krize karşı çaresiz. İki trilyon dolar borcu bulunan kendi şehirlerinin batışını bile durduramıyor.

Bu sefer "kurtarıcı" çok uzaklardan, Pasifik ötesinden geliyor. Avrupa ekonomisini kurtararak, yüzyıllar sonra ilk kez küresel güç olmaya soyunan bu ülke Çin.

Pekin yönetimi, krizin en şiddetli etkisini hisseden Yunanistan, Portekiz ve İspanya'ya destek vereceğini, ekonomik çekiciliği olmasa da bu ülkelere ait devlet tahvillerini satın alacağını, şu ana kadar 1 trilyon dolarlık mal aldığı bu pazarı ayakta tutacağını açıkladı.

Müstakbel Başbakan Li Kekiyang, İspanya'dan başlayarak Avrupa'yı turlamaya başladı. Heyecan uyandıran, umutla beklenen ziyaretler adeta bir "Avrupa çıkarması" görünümünde.

İlk bakışta bu ekonomik bir yatırım gibi görünebilir. Güney Avrupa ülkeleri, önce Yunanistan, ardından Portekiz, sonra İspanya ile krize yuvarlandı. Sırada İtalya olduğu, dalganın kuzeye doğru yayılacağı söyleniyor. Dünyanın en büyük üretim gücünün bu ülkelere destek vermesi öncelikle ekonomik yatırım gibi görünebilir. Nitekim öyledir de... Ancak bu kadar değil. Bu çıkışın siyasi yönü daha çok tartışılacak gibi. Nitekim Çin içinden yükselen sesler de bu yönde ve hiçbir ekonomik getirisi olmayan cömertlik sorgulanıyor.

Aslında süreç daha önce başlamıştı. Çin; sadece Afrika'da değil, Doğu Avrupa'dan Kuzey Avrupa'ya kadar, Batı'nın can damarına girmiş durumda. Adeta Avrupa'yı kuşatıyor görüntüsü veren bir gelişme bu. Sadece Avrupa'yı mı? Yıllardır Afrika'da yaşanan çatışma, Kuzey'den en güneye kadar Çinli şirketlerin Afrika'yı abluka altına alması, kaynaklarını ele geçirmesi, bu ülkelere siyasi şartlara bağlamadan ucuz krediler akıtması, ABD ve Avrupa ile Pekin arasında ciddi gerilimlere neden oldu. Mesela; Sudan ve Darfur meselesi Çinli şirketlerle Batılı şirketler arasındaki çatışmanın tetiklediği bir sorundu. Bunun gibi daha çok örnek verilebilir. Bugün her Afrika ülkesinde on binlerce Çinli çalışıyor, iş yapıyor.

Ekonomik restleşme üzerinden çok ciddi siyasal kapışma yaşanıyor bu bölgelerde. Ama artık Avrupa'nın bütün bu alanlarda Çin'e diş bileme, diş gösterme gücü kalmadı. Dahası kendisi Çin'in insafına muhtaç hale geldi.

Pekin, daha önce de Doğu Avrupa ve Ortadoğu'ya inanılmaz ağırlık verdi, vermeye de devam ediyor. Bu ülkelerle milyar dolarlık kredi anlaşmaları yaptı, sadece ekonomik değil siyasi yakınlıklar da kurdu. Ukrayna ve Belarus'la kredi anlaşmaları ve askeri anlaşmalar yaptı. Şimdi Güney Avrupa'ya aynısını yapıyor. Bu kadar değil.

Mısır ve bölge ülkeleriyle askeri işbirliği anlaşmaları imzalıyor. Çin donanmasına ait savaş gemileri Ekim ayında Hint Okyanusu ve Kızıldeniz çevresindeki devriyesini tamamlayıp Süveyş Kanalı'dan geçti ve Mısır limanlarını ziyaret etti.

ABD Güney Asya'ya, Orta Asya'da Çin sınırına yaklaştıkça Çin de ABD'nin nüfuz alanlarına giriyor. Afrika'da elde ettiği ağırlığı diğer bölgelere yayıyor. Bunu yaparken kredi avantajını en elverişli biçimde kullanıyor. Bütün bunların ABD ve Avrupa'nın ekonomik krize sürüklendiği döneme denk geliyor olması dikkat çekici. Batı'nın güç kaybettiği bölgelere ekonomik olarak giriyor, jeopolitik kazanımlarını katlıyor.

Çin ile Türkiye'nin ortak hava tatbikatları bu açıdan daha bir önem kazanıyor. Çin Hava Kuvvetleri'ne bağlı savaş uçakları Pakistan ve İran üzerinden Türkiye'ye geldi ve ilk kez bir NATO ülkesiyle tatbikat yaptı. NATO'nun genişleme haritası içinde yer alan, ABD'nin yüz yıllık kontrol hesapları yaptığı her bölgede görünüyor şimdi.

Ama en çarpıcı olanı, Atlantik Ekseni'nin kalbine girmesi. Bu "açılım", Çin'i gerçek anlamda bir küresel güce dönüştürürken, Atlantiğin iki yakasını da tam bir çaresizliğe mahkum edecek gibi.

Jeopolitik sarsıntı, güç kayması işte bu! Merkez güçler değişiyor, dünyanın ekseni değişiyor, ağrılık merkezi değişiyor.

Çin Avrupa'yı çevreliyor. Asıl "eksen kayması" bu!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Karagül Arşivi