Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Bacanak

Bacanak

Namık Kemal Zeybek heyecanlı, kabına sığmaz ve zaman zaman teatral olmasını bilen bir “ülkücü”dür...

Düşmanı kahreden ses tonuyla konuşmaya başladığında, otur dinle...

Seyirliktir...

Ülkücü dünya görüşünden gelmiş olmasına rağmen, icap ettiğinde ülkücü değerlerle de ödeşebilmektedir...

İlginç bir adamdır yani...

Hafızam beni yanıltmıyorsa, bir zamanlar “bütün âlemin Türk olduğunu” savunuyordu... Bu durumda, diğer ulusları “Türklükten çıkmış” yahut “Türklükten dönüşmüş sapkınlar” olarak mı değerlendirmek lazım, bilmiyorum... Ama Namık Kemal Bey’inki, “kan Türklüğü” değil... Kendisini Türk kabul eden herkesi içine alacak bir Türklük... Telakkisi geniş anlayacağınız...

Bir ara Radikal gazetesinde yazılar yazdı...

Milliyetçilik, Türklük ve İslam bahislerine girdi çıktı...

Mühim saptamalarda bulundu.

Bunları bulup okuyun... Hem seyirliktir, hem ibretliktir...

Hakkını yemeyelim, “kan yoluyla” geçmeyen bir Türklük anlayışını savunan ve bence çok da iyi eden Namık Kemal Bey, “değer tercihi” skalasının tepesine İslam’ı yerleştiriyor... Peşine de Ahmet Yesevi’yi takıyor.

Fakat şöyle bir sorun var:

Türkler İslam’ı seçtiği için mi İslam mühim bir olgudur, İslam’dan daha mühim bir olgu bulunmadığı için mi Türkler feraset gösterip bu dini seçmiştir?

Bu dilemmayı çözemedim.

Namık Kemal Bey’in de çözebildiğini sanmam.

Kaldı ki, kendisi bu konuyu bir “dilemma” olarak görmüyor.

Görmüyor ama neden bir Namık Kemal Zeybek yazısı okuduğumuzda, aklımıza, böyle bir dilemma varmış ve çözülemezmiş gibi geliyor?

Bunu da çözemedim...

Telakkisi geniş ve kendisini “Türk” kabul eden herkesi içine alacak bir Türklük anlayışını savunan Namık Kemal Zeybek zaman zaman aklımızı karıştıracak işler de yapıyor.

Mesela, Bahçeli’nin Türklük konusundaki yaklaşımını “yumuşak ve gevşek” bulduğu için MHP’den ayrılmıştı.

Tam tersi belenirdi oysa...

Bahçeli, Türklüğü “Türkiye vatandaşlığı” üzerinden tanımlıyordu.

Namık Kemal Bey’e göre bu yaklaşım yanlıştı ve “objektif milliyetçilik kriterlerine” uymuyordu. Türklük ancak ırk üzerinden tanımlanabilirdi, objektif olanı buydu... (Mevcutları yetmiyormuş gibi, bir de başımıza “objektif milliyetçilik” diye bir şey çıkardı. İyi mi?)

Hangi Türklük anlayışını savunmamız gerektiği konusunda bizleri şaşırtan Namık Kemal Bey, öte yandan bilgili, donanımlı ve irfanı geniş bir siyaset adamıdır...

Hem siyasetçi, hem devlet adamı, hem tarihçi, hem sosyolog, hem filolog, hem antropologdur. Aydın Doğan Bey’in de bacanağıdır.

İyi bir entelektüeldir de...

Fakat, her iyi entelektüelde olduğu gibi, Namık Kemal Bey’de de bazı sıkıntılar var.

Emre Kongar “feodal”siz yapamazdı...

Namık Kemal Zeybek de “Ahmet Yesevi”siz yapamıyor...

Bu ismi yasaklayın, Namık Kemal Bey sudan çıkmış balığa dönecektir; ne cümle kurabilecektir, ne yazı yazabilecektir... Paradigmasını dayandırdığı bütün yapı çökecektir.

Sözü nereye bağlayacağım?

Bütün sağ ve milliyetçi partilerde birer kere bulunmuş ama aradığını bulamamış Namık Kemal Zeybek, artık DP’nin genel başkanı...

Hayırlı olsun...

Umulur ki, DP’yi eski şaşaalı günlerine döndürür.

Döndürür mü?

Siz en iyisi, kongrede yaptığı konuşmanın kasetini bulup izleyin. İzlerken gülmeyin ama...

Döndürebilir mi? Bir de o zaman konuşalım..
İngilizce kursuna zaman ayıramıyor musunuz? Tıklayın!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi