Resul Tosun

Resul Tosun

Diktatör gitti, ya diktatörlük?!

Diktatör gitti, ya diktatörlük?!

Tunus yarım asrı aşkın bir zamandan beri diktatörler tarafından yönetiliyordu. Arap ülkeleri arasında halkı tamamıyla sindirilmiş bir ülkeydi. Kendi kültürüne sırtını dönmüş, yüzünü kuzeye (Avrupa'ya) çevirmiş ve laikliği öncelemiş bir yönetim biçimine sahipti Tunus. Laikliğe o kadar önem veriyordu ki, bizdeki ulusalcılar bile Tunus'a özeniyorlardı.

21. yüzyıl diktatörlüklerin değişip dönüştüğü ya da yıkılıp gittiği bir yüzyıl oldu/oluyor.

Tunus son örnek.

Halkın nenedeyse nefes alıp verişini bile kontrol eden diktatör, halk ayaklanması karşısında soluğu hemen dışarıda aldı. Çünkü hesap veremeyeceğini biliyordu.

Sayesinde iktidarını sürdürdüğü ordu ve emniyet artık onun emrini dinlemiyordu. Halkın üzerine ateş açılması emirlerine uymadı. Ordu-Emniyet bir adım daha attı ve tıpkı Burgiba'yı indirdiği gibi Bin Ali'yi de çizdi. Bin Ali kaçmak zorunda kaldı.

Halk ayaklanması Buazizi'nin kendisini yakmasıyla başlayan, büyüyerek başkenti sarsan bir hareket oldu.

Hep devrim deniyor ama ben henüz ortada bir devrim göremiyorum. Maksat sadece Bin Ali'nin devrilmesi ise evet Bin Ali devrildi ama onun başında bulunduğu diktatörlük devrilmedi. Diktatör gitti doğru ama diktatörlük devam ediyor.

Bin Ali Tunus'u tek başına yönetmiyordu. Dikta rejimi birkaç aile ve devletin içine çöreklenmiş bir tabaka tarafından ayakta tutuluyordu.

Sadece Bin Ali gitti ama onun ekibi hâlâ işbaşında ve yönetimin iplerini hâlâ elinde tutuyor. Şu anda devletin tepesinde oturup halkı teskin etmeye çalışan, vaatlerde bulunanların hepsi Bin Ali'nin ekibi.

Yeni kurulan hükümete muhalefetten üç tane bakan almış olmaları pek bir şey değiştirmiş değil. Halk onun için iktidar partisinin hükümette yer almasına tepkili.

Bu ayaklanma kendiliğinden gelişen kimsenin ucunun nereye varacağını hesap etmediği bir hareket oldu, diktatörü yıktı ama sistem hâlâ devam ediyor.

Bu hareketin bir devrim olamaması hareketin bir liderinin bulunmayışından kaynaklanıyor. İran'da, Romanya'da ve en son Kırgızistan'da olduğu gibi ayaklananların yönetimi devralacak bir liderleri bulunmadığı için devlet yine Bin Ali'nin adamlarının elinde kaldı.

Her şeye rağmen ordu ve emniyet duruma hakim.

Tabii diktatörün ekibi işbaşında ama eskisi gibi katı ve baskıcı bir yönetim tarzının yürümeyeceği de artık anlaşılmış oldu. En azından tünelin ucu göründü. Demokrasiye geçme ihtimali belirdi.

Ancak bu ekibin kuracağı sistem ne kadar demokratik olacak orası meçhul. Baskı azalacak orası artık kesin ama halk gerçekten yönetime ortak olabilecek mi yoksa yine baskıcı iktidar partisinin seçimleri kazanacağı bir aldatmaca mı yaşanacak şimdiden kestirmek pek kolay değil. Sisteme onlar hâkim.

Bütün siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin ve kanaat önderlerinin katılacağı bir kurucu meclis oluşturup yeni bir anayasa ve seçim yasası hazırlanması ve o yeni anayasa ve seçim sistemiyle halka gidilmesi gerekir.

Dolayısıyla ortada henüz bir devrim falan yok ama diktanın demokrasiye dönüşümü için bir intikal dönemi söz konusu. Bu intikal yani geçiş sürecinin halk lehine gerçekleşmesi için muhalefetin ülkeye dönmesi ve yeni bir dönemi başlatması gerekiyor.

Yönetim mevcut ekibin elinden alındığı zaman halk lehine bir devrim gerçekleşmiş olur. İşte o zaman adına ister turuncu ister yasemin devrimi diyin adı ne olursa olsun diktanın bittiği ve halkın kendi yönetiminde söz sahibi olduğu bir sistem ortaya çıkar. İşte o zaman ayaklanma hedefine ulaşır.

Ve işte Tunus ayaklanmasının domino etkisi yapıp yapmayacağı o zaman anlaşılır.

Sağcı olsun solcu olsun ya da İslamcı olsun kim olursa olsun birileri ayaklanmanın liderliğini yapsaydı ve yönetimi eline alıp hükümeti kursaydı ona devrim diyebilirdik. Ortada öyle bir devrim yok çünkü öyle bir lider yok.

Bu lider kim olursa olsun ülkesine dönüp halk hareketine öncülük etmedikçe Tunus'taki ayaklanmanın ciddi bir devrime dönüşmesi pek kolay olmayacak gibi görünüyor.

Tabii bu ayaklanma tüm diktatörlerin uykusunu kaçırmaya yetti de arttı bile. Sırf bu özelliği itibariyle yani sindirilmiş halklara örnek ve umut olduğu, zalimlere korku saldığı için beyinlerdeki tabuları yıktığı için devrim diyebiliriz.

Adı da güzel, Yasemin Devrimi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Resul Tosun Arşivi