Gül istemiyor, Erdoğan istiyor mu?

Gül istemiyor, Erdoğan istiyor mu?

Yeni anayasayla birlikte başkanlık sistemi tartışması da siyaset gündemine oturmaya başladı.
Cumhurbaşkanı Gül başkanlık sistemine taraftar değil.
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin‘le Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç‘ın vermiş oldukları sinyaller de Gül’ünki gibi.
Buna karşılık, Anayasa Komisyonu’nun Ak Partili Başkanı Burhan Kuzu galiba başkanlık sisteminin sıkı savunucusu.
Ak Parti’nin Meclis Grup Başkan Vekili Suat Kılıç ise daha nüanslı konuşuyor, başkanlık sisteminin bugün değilse bile yarın gündeme gelebileceğinin ipuçlarını veriyor.
İyi güzel.
Peki, Erdoğan ne düşünüyor?
Kimileri diyor ki:
“Hiç kuşkunuz olmasın. Tayyip Erdoğan Amerikan tipi başkanlık sisteminden yana. Bunun için önce 12 Haziran’da 367 milletvekili ve üstüyle seçim sandığından çıkmayı hedefliyor. Bu amaçla da, bütün derdi MHP’yi yüzde 10 barajının altına itmek ve Kürtlerin grup kurmalarını, yani 20’nin altında milletvekili çıkarmasında toplanıyor.”
Şöyle devam ediyorlar:
“Tayyip Erdoğan’ın bir hedefi de, seçim sonrasında oluşacak yeni Meclis grubunun tümüyle kendi ağzına bakması, yani sözünden çıkmaması... Yeni milletvekillerinin ‘kurşun asker’ gibi olmasını istiyor. Bunun için de anlaşılan tüm milletvekili adaylarını tek tek kendisi belirleyecek Tayyip Erdoğan...”
Erdoğan bu yoldan mı gidecek?
Gidebileceğine dair işaretler var.
Ama yine de beklemek lazım.
12 Haziran’da ne olacağını, sandıktan ne çıkacağını görmeden başkanlık sistemine ilişkin iddialı öngörüler isabetli olmayabilir.
Ayrıca belirtmekte yarar var:
Ak Parti için 367 ve üstü, hiç de kolay olmayan fazla iddialı bir seçim hedefi...
Bu arada bir nokta daha belirtilebilir.
2007 genel seçimlerine gidilirken, Ak Parti’nin seçim bildirgesinde parlamenter sisteme bağlılığın altı çizilmişti.
Hatta o kadar ki, mevcut anayasadaki cumhurbaşkanının bazı yetkilerinin kırpılması sözü de verilmişti.
Şimdi bundan dönülecek mi?..
Şu son sözle yazı noktalanabilir:
Erdoğan’ın gönlünde, öyle sanıyorum ki, Amerikanvari başkanlık sistemi yatıyor.



TESEV’in yeni anayasa çağrısı
Bugünlerde birçok sivil toplum kuruluşu, sivil inisiyatif gibi TESEV de yeni bir anayasa için çalışıyor.
Bu konuda kurulan TESEV Anayasa Komisyonu dün parlamentoya, siyasal partilere ve kamuoyuna bir çağrı yaptı, nihai raporunu çıkarmadan önce benimsediği ilke ve önerilerini açıkladı.
“Türkiye’nin bugün yeni, demokratik bir anayasaya mahkûm olduğu” belirtilen çağrının temel noktaları şöyle özetlenebilir:
Çoğulculuk ve katılımcılığı temel alacak ve koruyacak bir yeni anayasa yapılması...
Yeni anayasanın bir ‘kurucu meclis’ eliyle değil, ‘önümüzdeki seçimlerde oluşacak parlamento’ tarafından yapılması...
Bu süreçte, parlamentonun kendi içine kapanmaktan mutlaka kaçınması...
Yeni anayasanın parlamentodan geçtikten sonra ‘halkoyu’na sunulması...
TESEV’in iki buçuk sayfalık çağrısında, 2011 milletvekili seçimlerinden önce ve sonra parlamento tarafından atılması temenni edilen şu noktalar da var:
Yüzde 10 seçim barajının düşürülmesi...
Düşürülmezse, 100 Türkiye milletvekilliği...
Bu parlamentonun kapanmadan önce, seçim sonrası yeni bir anayasa yapılacağına dair karar alması...
Siyasal partilerin seçim öncesi, yani bugünden demokratik bir yeni anayasa sözünü vermeleri...
Seçim ittifakını kolaylaştırıcı yasal düzenlemelerin yapılması...
TESEV’in Anayasa Komisyonu üyeleri aşağıdaki isimlerden oluşuyor:
Ümit Cizre, Mustafa Erdoğan, Cengiz Güleç, Etyen Mahçupyan, Ergun Özbudun, Can Paker, Tosun Terzioğlu, Serap Yazıcı, Mehmet Salih Yıldırım, Hasan Cemal; raportör, Yaprak Gürsoy.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi