D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Millî Eğitim Müsteşarı’nın bu yazıdan haberi var mı?

Millî Eğitim Müsteşarı’nın bu yazıdan haberi var mı?

Geçenlerde Sayın Başbakan, merhum Turgut Özal’ın “icraatın içinden” programlarına benzer bir programla halkın karşısına çıktı. Birçok televizyon kanalında yayınlanan bu programda 8 yıl içinde yapılanlarla ilgili göğüs kabartıcı bilgiler verdi.
Türkiye iki binli yıllarda 20. Yüzyılın ataletini üzerinden attı, dışarıda ve içeride gerçekte “devrim” olarak ifade edilebilecek işlere imza attı. Bir zihniyet dönüşümünün zeminini hazırladı. Yeni bir Türkiye’nin ortaya çıktığını dikkatli bir gözle bakanlar çok açık olarak görüyorlar.
Bu değişim döneminde elbette değişime direnen mekanizmalar da varlığını sürdürüyor. Hükümetin yürüttüğü siyaseti dışarıdan ve içeriden engellemeye veya yönünü değiştirmeye çalışan güçler, yapılar, mekanizmalara karşı yönetim de çeşitli tedbirler ve uygulamalarla kendi programını başarılı kılmaya çalışıyor.
Açık konuşmak gerekirse, bu engellemelerin en zor baş edilebilir olanı bürokrasi cihetinden gelenleridir. Bürokrasi derken fikir, zikir ayrımı yapmıyorum. Çünkü bürokratlar değişse de bürokratik zihniyet asla değişmemektedir.
İş yapma! Yapanı engelle! Bu mümkün olmuyorsa, yapıyormuş gibi hareket et!
Bürokratik zihniyetin en açık örnekleri ile son birkaç ay içinde defalarca karşı karşıya kaldık. Türkiye’nin en hantal bürokrasisinin Milli Eğitim’de yuvalandığı kanaatine vardık.
Türkiye’nin ilk sivil milli günü, 12 Mart İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif’i anma günü ile ilgili sergilenen bürokratik tavır, bir kutlamanın nasıl yapılmayacağı konusunda ibretlik örnekler ihtiva ediyor.
Bir ay 12 gün sonra İstiklal Marşı’nın TBMM tarafından kabulünün 90. Yıldönümü... Bu elbette milletimiz için fevkalade önemli bir yıldönümü.
2007’de kabul edilen bir kanuna göre 12 Mart milli günlerimizden. Kutlama ile ilgili Merkez Yürütme Kurulu’nun başkanlığını Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı yapıyor. Geçen sene mayıs ayında Merkez Yürütme Kurulu’nun toplantısında Türkiye Yazarlar Birliği adına, İstiklâl Marşı’nın kabülünün 90. Yıldönümünün şanına layık şekilde kutlanması için 12 sayfalık proje teklifi verdik.
Kurul başka tekliflerle birlikte, yapılacak işlerle ilgili kararlar aldı ve ekim ayında toplanarak 12 Mart 2011 programının uygulanma durumunu gözden geçirmek üzere dağıldı.
Ekim ayında toplantı yapılamadı. İki ay sonra, 7 Aralık’ta yapılan toplantıda ise, bürokratik tavırlarla iş oldu bittiye getirildi.
Bir daha anladık ki, bürokrasinin fikri zikri olmaz!
Bu bürokasi üstlerine hata yaptırır ve bunu da kendi başarı hanesine yazar. Nitekim, Bakanlığın eski müsteşarı ancak milletvekili olarak astlarının kendini düşürdüğü zor durumdan yakasını sıyırabildi.
Ortada millî bir konu var.
Bu konu ile ilgili yapılması gerekenler var, fakat bunu yapmak istemeyen bir bürokrasi var.
Merkez Yürütme Kuruluna katılan kuruluşlara gönderilen yazıya cevabımızı 13 Ocak tarihinde gönderdik. Sayın Başbakanın 2011 yılının Mehmet Âkif yılı olarak ilan edileceğini açıkladığını, bu yüzden kurulun tekrar toplanarak yaklaşan 12 Mart kutlamalarının durumunu görüşmesi gerektiğini belirttik.
Müsteşarın yazısını böyle cevapladık, 21 Ocak tarihiyle, bir genel müdür muavininden cevabi yazı geldi. Yazı evlere şenlik. Türkçesi hasarlı, bilgileri yanlış. Müsteşarlığın daha önce gönderdiği yazıda bulunmayan şeyler varmış gibi gösterildiğine göre, o yazı bile okunmadan yazılmış!
Bu yazıdan gerçekten Milli Eğitim Müsteşarının haberi var mı?
Yoksa, bu başka değerlendirilir. Varsa başka. Bunu öğrenmek için Müsteşardan randevu talebimiz oldu. Meşguliyetleri çok olmalı ki, bir cevap alamadık.
Evet İstiklâl Marşı’nın kabulünün 90. Yıldönümüne sayılı günler kaldı.
90. Yıldönümü nasıl kutlanacak? Kanuna rağmen, bu kutlamalar geçiştirme kabilinden mi olacak?
Şu ana kadar bize ulaşan bilgiler, kutlamaların böyle olacağını gösteriyor.
Acaba, 12 Mart ve Mehmet Âkif’le ilgili kutlamalar için kanun çıkarmakla hata mı edildi?
Bunu düşünmeden edemiyoruz. Kanun olmadan gönüllü kuruluşlar 12 Mart’ı hayli geniş katılımlı olarak kutluyorlardı. Şimdi devletin eli işin içinde olduğu için, gönüllü kuruluşlar çok fazla işin içinde olamıyor.
Acaba, kanunu çıkaranlardan bu kanunu iptal edecek bir kanun çıkarmalarını mı istesek!
Bürokrasiyi değiştiremeyeceğimize göre, galiba başka yol kalmıyor!



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi