M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Bir Milli Şef Dönemi Anekdotu ve Orhan Çeker

Bir Milli Şef Dönemi Anekdotu ve Orhan Çeker

1919 doğumlu Babam anlatmıştı.

Milli Şef İnönü döneminde yaşanmış bir olay bu.

Din ve din görevlilerinin baskı altında tutulduğu, tehdit ve takibata uğradığı dönemler.

Bir hoca efendi camide vaaz etmektedir.

Konuşmasında cemaati uyarıcı, uyandırıcı, biraz da mevcut hali tenkit edici sözler söyler.

Konuştukları özetle şudur:

"Ey cemaat!

Görüyorum ki; yalancılık, sahtekârlık, adam aldatma, memleketimizde aldı yürüdü.

Verilen sözler yerine getirilmiyor.

Hırsızlık kol geziyor.

Hak ve hukuka riayet edilmiyor.

Çocuklarımızda edep ve terbiye kalmadı.

Koca koca adamlar ahlaksızlık yapıyorlar.

Açık-çıplak çoğaldı.

Zinalar arttı.

Bunlar müslümanlığa sığmaz.

Biz müslümanlara hiç yakışmaz..."

Cuma günü yapılan bu vaazda, Camide bulunanlar arasında o zaman tek parti olan CHP'nin taraftarları da vardır.

Nedense, hoca efendinin bu konuşmasından alınmışlar, burunlarından solumaktadırlar.

"Sen misin bunları söyleyen!..

Memleketi, Devleti ve Hükümeti sen kötü gösterirsin ha!..

Biz de sana gösteririz!" diyerek şikayet ederler.

Mahkemeye çağrılan hoca efendi şaşkındır.

Çünkü, görevi gereği vaaz ederek müslümanları ikaz etmiştir.

Yaptığı şey; cemaatini; daha temiz, daha ahlaklı, daha emniyetli ve daha huzurlu bir hayat yaşamaya davet etmek, olmuştur.

Ama, şikayetçilere göre; hoca efendi bu söyledikleriyle suç işlemiştir.

Cezasını çekmelidir.

Mahkemeye getirilen hoca efendiye Hakim, niçin bu konuşmayı yaptığını, neden hakaret ettiğini sorar:

"Hakim bey!" diyerek savunmasına başlar hocaefendi.

"Ben bundan sonra vaazlarımda diyeceğim ki:

Ey Millet!

Birbirinizi aldatın, kandırın, sahtekârlık yapın!

Yalan söyleyin!

Verdiğiniz sözleri tutmayın!

Hırsızlık yapın, çalın, çırpın!

Hak ve hukuk da neymiş, diş geçirebilen olabildiğince zulmetsin!

Çocuklarınızı edepsiz ve terbiyesizce yetiştirin!

Ahlaksızlık artık serbest!

Zina, fuhuş, tecavüz önünüze ne gelirse...." derken, Hakim'in sabrı taşar ve hocanın sözünü keserek:

"Hoca! Ne diyorsun sen? Neler saçmalıyorsun? Böyle konuşulur mu hiç? Aklını mı yitirdin sen?!" diye çıkışır.

Bunun üzerine, Hoca efendi şikayetçilere doğru işaret ederek:

"Hakim bey! Bu adamlar demek ki, benim böyle konuşmamı istiyorlar ki şikayet etmişler!" der ve konuşmasını sürdürür:

"Oysa ben, sizin de takdir edeceğiniz gibi, müslümanları hırsızlığa, soysuzluğa, ahlaksızlığa karşı uyardım, onları dürüst olmaya davet ettim, hak ve hukuka çağırdım..."

Hoca bunları konuşurken yüreğinden gelen iman aşkıyla duygularına hakim olamaz, ağlamaklı bir hal alır.

Onu ağlatan, insanların kalplerinin katılaşması, manevi dünyalarının kararması, edep ve ahlak ilkelerine duyarsız hale gelmesidir.

Hakim, hoca efendiyi çok iyi anlamıştır ve ilk celsede kararını vererek:

"Hocam berat! Sizi buraya kadar boşuna yorduk, lütfen bağışlayın bizi" der ve şikayetçileri bir güzel haşlayarak evlerine gönderir...

Bunu niye anlattım.

Prof. Dr. Orhan Çeker'e gösterilen tepkileri görünce aklıma geldi.

İlmine güvendiğim bu değerli bilim adamı, demek ki hoca efendi gibi konuşmalıydı!

Vah yazık!..

En çok üzüldüğüm de, YÖK'ün, Rektör'ün ve özellikle Diyanet'in Sayın Çeker'e sahip çıkmaması oldu.

Biz seni biliyor ve tanıyoruz sevgili Orhan kardeşim!

Söylediklerine tümüyle katılıyoruz, acı gerçekleri haykırmaya devam et!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi