Yunus Vehbi Yavuz

Yunus Vehbi Yavuz

Yeter artık, idam cezası getirilsin

Yeter artık, idam cezası getirilsin

Son yıllarda adam öldürme, çocuk cinayetleri ve kadınlara yönelik taciz, vahşice öldürme ve şiddet olaylarının artış gösterdiğinin herkes iyice farkına varmıştır. Gün geçmiyor ki bir cinayet haberi medyada yer almasın, yürekler sızlamasın, sinirler gerilmesin.
Toplumsal hayatta en önemli unsur can güvenliğidir. Mal güvenliği ondan sonra gelir. Can olmadan malın bir değeri olmaz. Güven içinde olmayan bir toplum nasıl mutlu olabilir ki! Devletin esas görevi insanları mutlu etmek, huzur ve güvenliği sağlamak, bunun için gerekli hukuki düzenlemeleri yapmaktır.
Yakın tarihte, maalesef Avrupa Birliği’ne girmenin hatırı için idam cezası kaldırılmış, dolayısıyla katil olmanın yolları açılmıştır. Türkiye Avrupa değildir ki? Onlar kanunlarını kendi toplumlarının ihtiyacına ve yapısına göre düzenliyorlar. Onlar için uygun olan bizim için uygun olmayabilir. Kendimizi onlara uydurmak zorunda değiliz. Biz kanunlarımızı, bizim ihtiyaçlarımıza ve toplumumuzun yapısına göre düzenlemeliyiz.
İdam cezası kaldırılmakla bir bakıma cinayete temayüllü insanlara yardım edilmiş, işler kolaylaştırılmış ve adam öldürmek sanki teşvik edilmiştir. Ölen taraf olmaktansa öldüren taraf olmak daha cazip görünür onlara... Öldürülen yaşamıyor, ölen ise yaşıyor, hem de iaşesi ve ibatesi garanti altına alınıyor; canı da koruma altında tutuluyor. Üstelik merhametli (!) bazı siyaset adamlarının şefaatiyle affedilme ve hayata dönme ihtimalleri de bulunuyor.
Hiç ölenle yaşayan bir olur mu? İşte bunun için inancı zayıf ve düşüncesiz insanlar katil oluyorlar, cinayet işliyorlar, hem ırza geçiyorlar hem de öldürüyorlar. Haksızlığa maruz kalan kadınları namus temizleme gibi, cahili bir anlayışla öldürülüyorlar. Kadın tecavüze uğrayarak mağdur ediliyor bu büyük bir zulüm, sonra duyulunca aile tarafından yok ediliyor bu daha büyük bir zulüm. Yani kadın zulüm üstüne zulüm ile karşılaşıyor. Bunda eğitim eksikliğinin, din eğitiminden mahrumiyetin ve idam cezasının kaldırılmasının büyük bir etkisi olduğu kanaatindeyiz.
Esasen bu konu hakkında devletin çok detaylı kamuoyu araştırmaları yaptırması ve sorunun temeline inerek kökünü kazıması gerekir. Hem katillerle hem maktüllerin yakınları ile hem de kamuoyu ile... İdam cezasının kaldırılmasından önceki olaylarla kaldırıldıktan sonraki öldürme olaylarının mukayeseli bir şekilde ortaya konması gerekir. Devletin bu işe bir son vermesinin zamanı gelmiştir. Yok olan insanların, yanan canların, sönen nice ocakların, çekilen acı ve ızdırapların sorumluluğu devlete aittir. Bu işi fertlerin çözmesi mümkün değildir.
Çok detaylı ve derin araştırmalar ve tahliller yapılarak can güvenliği sağlanmalıdır. Devlet olayları takip altına almalı, toplumun nabzını saat gibi tutmalı, nerde aksaklık varsa oraya uzmanlar aracılığıyla psikolojik, sosyolojik ve ekonomik yardımda bulunmalıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı özellikle adam öldürme olayları hakkında etkin bir rol almalıdır. Okullarda bu konular daha detaylı bir şekilde anlatılmalıdır. Bütün kurumlar seferber olmalı, en değerli varlığın insan olduğu kafalara kazınmalı, yüreklere sindirilmelidir. İnsan her yerde merkeze alınmalı ve her şeyin insan için yaratıldığı anlatılmalıdır.
Bir taraftan idam cezası geri getirilmeli, öte yandan topyekûn seferberlik halinde insanın yaşatılmasının ne kadar büyük bir önem taşıdığı insanların zihnine nakşedilmelidir. Mal için, menfaat için, hırs uğruna, sinirlerine hâkim olamadığı için, insan canına kıymanın ebedi bir felaket olduğu anlatılmalıdır. Ayrıca öldürücü silah taşımanın cezası da çok ağırlaştırılmalıdır.
Bugün öldürücü silah taşıyan kimselere verilen cezaların caydırıcı olmadığı ortadadır. Bu cezalar caydırıcı noktaya getirilmelidir. Ceza caydırıcı hale getirilmedikten sonra, katilin yakalanıp hapse atılması ölen kimseyi geri getirmez, geride kalanlara da bir fayda sağlamaz. Belki onların gönlüne su serpilmiş olur. Önemli olan cezanın, fiilin işlenmesine engel duruma getirilmesidir. Katillerin yakalanıp adalete teslim edilmesi bir başarı olsa da olayların sık sık vuku’bulmasına engel olmamaktadır. Amaç suçluyu yakalamak değil, halkın can güvenliğini sağlamaktır. Devlet, katili yakalamakla can güvenliğini sağlamış olmuyor, belki suçluyu yakalama görevini ifa ediyor. Zaten suç işleyen onun cezasını biliyor, hayatta kalacağını da biliyor.
İşlenen bunca vahşi cinayetlerden sadece bunları işleyenler sorumlu değil, belki herkes belli ölçüde sorumludur. Esas sorumlu ise devlettir. Bu sorumluluğu idrak edip gereğini yapmak için meclis, üzerine düşeni bir an önce yapmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yunus Vehbi Yavuz Arşivi