Devletle oynarlarsa bedeli herkes öder

Devletle oynarlarsa bedeli herkes öder

PKK’nın sertlik yanlısı ve Derin Devlet’le ilgili kanadı Arap Sokağı’nın isyanının seçim sonuçlarını etkilemesi umudu içinde eylemleri sürdürüyor.

Öncelikle şunu söylemek gerekir, bir yandan terör örgütü dediğiniz grubun lideri ile görüşme yapıp ateşkes ilan ettiriyor, diğer yandan dağda operasyonlar sürdürülüyorsa, silahların bırakılması konusunda bir tavır sıkıntısı var demektir.

Öte yandan PKK’nın sertlik yanlısı grubunun bilmesi gereken bir gerçek var: Arkasında silahlı bir güç bulunan bir siyasi hareketin dünyada ve bu ülkede Mısır, Libya ve Suriyeli isyancılar gibi sempati görmesi imkansızdır.

Devlet, bir ülkenin şiddet tekeline sahip tek gücüdür.

Amerika’nın Usame Bin Ladin operasyonu, devletin bu gücü sınır ötesine taşıma yetkisine bile sahip olduğu ve tehdit gördüğü figürleri hukuka bakmadan infaz etme yetkisini kendinde gördüğü gerçeğini ortaya koymuştur.

Aynı şekilde devlet ve devletin varlığı söz konusu olduğunda hukukun ve kuralların rafa kalkabileceği devletin tarifiyle özdeşleşmiş bir başka gerçektir.

Her yıl insan hakları raporları yayınlayan Amerika Birleşik Devletleri, Guantanamo ve Ebu Garih’teki işkence skandallarına rağmen aynı uygulamayı pişkince sürdürüyor.

Kendi uygulamaları hakkında tek kelime etmeyen Amerikan yönetimi, dünya üzerindeki tüm ülkeler hakkında hüküm verme hakkını kendinde görebiliyor. Oysa ortadaki deliller, Amerika’nın baştan İslamcı terörist ilan ettiği insanlara her türlü muamelede bulunmayı kendine hak gördüğünü ortaya koyuyor. Çünkü buna gücü var.

Washington bu gücünden dolayı her türlü kuralı çiğnerken Rusya, Çin hatta Türkiye’yi insan hakları açısından yargılama ve hüküm verme hakkını kendinde buluyor, çünkü kendisini tehdit altında görüyor veya böyle görmek işine geliyor.

Varlığını tehdit altında gören devlet her türlü çılgınlığı yapar, bu toprakların tarihi bunun örnekleriyle dolu. 1915 faciasına sahip çıkanlar, o kıyımın böyle bir tehdit algılaması sonucu yaşandığını savunuyorlar unutmayın.

Üstelik devletlerin hukuku pervasızca çiğneme yetkisi ekonomik güçle orantılı olarak artıyor ve görülmesi gereken bir başka gerçek Türkiye’nin bu gücünün son 10 yılda hızla artmakta olduğu...

Şahin Kürtler Arap Sokağı’ndaki isyan rüzgarını kaçırdıkları duygusu ile ortamı germe derdine düşmüş görünüyor, aklın geride kaldığı hırsın öne çıktığı bir dönemden geçiyoruz ama bedelini masum gençler ödüyor.

Şiddet ateşine körükle gidenler, devletin tehdit altındaki davranış biçimlerini ya hesap etmiyor ya da bunu bilerek tahrik ediyor.

Amaç şoven duyguları tahrik edip toplumsal barışı imkansız hale getirmek.

Böyle bir tablonun bedelini ise hepimiz birlikte ödeyeceğiz çünkü hukukun askıya alındığı dönemlerde uygulama hep böyle olur. 12 Eylül sadece Kürtlere işkence yapmadı, sadece Kürtleri infaz etmedi, sağcısı solcusu ile varlığına tehdit gördüğü herkese aynı muameleyi yaptı.

O nedenle doğru olan tavır, demokratik meşruiyete sahip çıkmaktır.

Bunun için ilk koşul, sandığa bir şans vermek ve sivil anayasa tartışmalarının gideceği yönü görmek gerekir.

Burası, benzer kimi ülkelerden farklı olarak değişik etnik kökenden gelen insanların bunca çatışma ortamına rağmen bir arada yaşamayı başardığı bir ülke. Bunu bozma çabalarına başarılı olma şansı tanımamak gerekir.



Gazeteciye baskı

Bu ülkede basın özgürdür diyebilir miyiz?

Zor...

Ama basın ilk kez bu dönemde sıkıntı yaşıyor diyebilir miyiz?

O da imkansız.

Basın özgürlüğü bir sorunsa, savunduğu görüş, inanç, gazetecinin etnik kökeni sözkonusu olmadan herkes için sorun olmalı.

Şimdi Hrant Dink meselesine gelelim.

Hrant Dink’in İstanbul Valiliği’ne çağrılıp MİT sorumluları tarafından uyarılmasının ardından öldürülmesini bir kenara bırakalım.

Sadece oraya çağrılıp tehdit edilmesi bile başlı başına basın özgürlüğüne indirilmiş bir darbedir.

Ama ‘Türkiye Türklerindir’ diyenler bunu göremezler elbette.

Çünkü onlar da tehditçiyle aynı kafada.

Sorun bunun uluslararası camiaya anlatılamamış olmasında.

Suçlular buralarda hala güçlü konumunda.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi