Resul Tosun

Resul Tosun

Sokaktaki heyecansızlık

Sokaktaki heyecansızlık

Şunun şurasında seçimlere bir ay kaldı. Sokaklar hâlâ sakin. Kasetler üzerinden yapılan çirkin tartışma bir kenara bırakılırsa, siyaset Nihat-Pascal kavgası kadar bile konuşulmuyor.

Siyasi faaliyetler dikkat çekmiyor.

Evvelki gün İstanbul'un en kalabalık ilçesi olan Esenler'in en kalabalık caddesinde biraz yürüdüm.

Siyasi partilerin araçlarından sesler yükseliyor, adaylar araçlarla halkı selamlayarak geçit yapıyorlar. Kimse dönüp bakmıyor. Seçim otobüsünün içinden el sallayan adaya acıdım. Selam vermek için elini kaldırıyor kimse bakmıyor.

Bağımsız adayların bürosunun önünden de geçtim in cin top oynuyor.

Sokakta heyecan yok.

Artık klasik etkinlikler pek dikkat çekmiyor.

Bu durumu Adil Gür halkın adaylardan duyduğu hoşnutsuzluğa ve seçim sonucunun üç aşağı beş yukarı belli olmasına bağlıyor.

Olabilir ama sokakta heyecan olmasa da fertlerle tek tek konuştuğunuzda siyasi bilincin eskiye oranla artmış olduğunu görüyorsunuz.

Sokaktaki vatandaş bile artık kanaat önderleri kadar anlamlı yorumlar yapabiliyor.

Kitle iletişim araçlarının sağladığı imkanlarla artık vatandaş kimin nasıl düşündüğünü hangi gelişmenin nereye varacağını tahmin edebiliyor. Onun için de bir siyasetçinin konuşmasına veya yorumuna ihtiyacı yok. Dolayısıyla da heyecan sokağa yansımıyor.

Seçmenin sokak faaliyetleriyle etkilenmesi eskisi kadar kolay görünmüyor.

Saflar belli ve vatandaş da artık siyasetin kurdu.

Doğrusunu söylemek gerekirse ben bu durumdan fazlasıyla memnunum.

Siyaset olgunlaşıyor ve artık sokaktaki gürültüden ziyade televizyondaki tartışmalar, internetteki bilgi akışı gazetelerdeki yorumlar daha etkili hale geliyor. Televizyonlarda yayınlana parti reklamları mitinglerden daha etkili oluyor.

Siyaset daha bilinçli bir şekilde takip ediliyor.

Laiklik dindarlık gibi kavgalar da olmadığı için vatandaş artık siyasetçinin beyannamesine, vaatlerine veya icraatlarına bakıyor, fikir sahibi oluyor.

Kahve toplantıları, araç konvoyları, süslemeler bağırtılar ve hatta mitingler çevre kirliliğinden başka bir şey getirmiyor. Parti teşkilatlarının da bundan çok memnun olduklarını söylemek mümkün değil. Çünkü hem partililer hem de seçmen klasik seçim çalışmalarından bıkmış durumda.

Liderlerin ve partililerin televizyonlardaki performanslarının mitinglerden daha etkili rol oynadığı kanaatindeyim.

Türk siyasetinde heyecanın dorukta olduğu doksanlı yıllardaydı bir gün Almanya Hannover'deyim, başbakanın mitingi var dediler. Mitinge bir saat kala meydandayız hiçbir olağanüstülük yok. Miting yapıldı bizdeki büyük kahve toplantıları ondan daha kalabalıktı. Başbakanın partisi seçimi kaybedecek galiba dedim. Bizi misafir eden arkadaşlar, hayır aksine güçlü dediler. Mitingdeki ilgisizliği sordum. 'Bunların hiç önemi yok, seçmen bilinçli, parti programını okuyor, seçim beyannamesini ve vaatleri inceliyor hatta seçeceği adamla bizzat konuşuyor ve oyunun rengini öyle belirliyor. Bu mitingler televizyon çekimleri için yapılan önemsiz etkinlikler' demişlerdi.

Yine bir gün Münih'te Alman vatandaşlığına geçmiş ve siyasi partilerine de üye olmuş bir Türkün evindeyiz. Bir telefon geldi. Uzun uzun konuştular. Almanca. Milletvekili aday adayıymış dostumuzdan parti üyesi olduğu için destek istiyor. Seçimlere ne kadar var dedim. İki sene dedi. Adayları parti üyeleri belirlediği için aday adayları genel merkez odaklı değil üye odaklı çalışıyorlar demişti. Ne konuştuklarını sorduğumda ise aday adayını neden desteklemesi gerektiğini onu desteklemenin kendisine ne yarar sağlayacağını tartıştıklarını söyledi.

Biz aday belirleme konusunda henüz o noktada değiliz ama seçmenin bilinçlenmesi konusunda batı standartlarını yakalamak üzere olduğumuzu düşünüyorum.

Sokaktaki heyecansızlığı da buna bağlıyorum.

Medya ve kitle iletişim araçları günümüzün en etkin seçim araçları olma yolunda hayli mesafe kat etmiş görünüyor. Bence bu durum siyasetin olgunlaşmasını da beraberinde getiriyor.

Kastamonu'da eylem yapanlar sokağa çıkamadığı/inemediği, dağda ya da hapiste olduğu (!) için seçmenin nabzını tutamayan çevrelerin çaresizlikleri olsa gerek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Resul Tosun Arşivi