Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Senin neren yeni?

Senin neren yeni?

Hemen hüküm vermek doğru olmaz; şans, opsiyon ve fırsat tanımak lazım. Bakalım, “yeni CHP” ne kadar yeni?

Taraftarları ve CHP’yi “sosyal demokrat” kulvarlarda görmek isteyen iyi niyetli aydın azınlığı böyle diyor...

Hemen mahkûm etmeyin...

Bekleyin...

En azından muhalefette bir şans tanıyın...

Kemal Kılıçdaroğlu’yla birlikte, CHP’de “değişim” yönünde kıpırdanışlar olduğu doğru... Parti, laiklik ve cumhuriyet değerleri üzerinden yürüttüğü eski muhalefet anlayışını “şimdilik” terk etmiş görünüyor...

Ezber bozuyorlar, farklı şeyler söylüyorlar, icabında eyyama yatıp halka şirin gelecek açıklamalar yapıyorlar, “ara bayi” işlevi gören bazı eski sağ partiler gibi “hazineden pay dağıtacakları” vaadinde bulunuyorlar.

Bu açıdan bakıldığında, karşımızda yeni, yepyeni, hatta “sıfır kilometre” bir CHP var.

Fakat bu CHP, kurumsal tercihlerin ortaya çıkardığı CHP değil...

Kişisel tercihlerin CHP’si...

Eyyam CHP’si yani...

Değişim, dönüşüm, başkalaşım iddiaları, sadece Kılıçdaroğlu’nun “ortaya karışık” sadedinde söylediği ama çoğu zaman birbirini nakzeden laflarından ibaret... “Yeni”ye doğru kurumsal bir yönelim yok... Bu yönelimin bir teorisi, bir dili, bir paradigması yok.

Kılıçdaroğlu “değiştik” diyor, değiştiklerine inanmak zorunda kalıyoruz.

Değişmek başka şey, değişim iradesi göstermek başka şey oysa.

Kılıçdaroğlu, sadece “değişim iradesi göstermeye çalışıyor...” Dili mütereddit.

Ama değişemiyor.

Değişimin önündeki engellerden kurtulabilmiş değil. Zaten bunlardan kurtulmak da istemiyor.

Bu engelleri, bir tür “kaçış alanı” olarak görüyor.

İşine geldiği zaman “yeni CHP”, işine gelmediği zaman “eski CHP”ymiş gibi yapmak için bu alanlara ihtiyacı var. Ve bunu çok iyi kullanıyor.

Mesela, eski CHP’ye ait icraat kalemlerini (İstiklal Mahkemeleri’ni, Dersim’i Varlık vergisini, partisinin darbelere verdiği desteği, 27 Nisan muhtırasındaki “sahiplenici” tavırlarını) hatırlattığınızda, birden “yeni alana” geçiyorlar ve “Bizi bunlarla yargılamayın, biz gördüğünüz gibi yeni CHP’yiz” diyorlar...

Demokratikleşme, kimliklerin tanınması, inanç özgürlüğü söz konusu olduğunda “eski alana” kaçıyorlar... O zaman birden “cumhuriyeti kuran parti” oluyorlar, Atatürk’ün izinden gidiyorlar, “devrimin şartları icabı Dersim’in hoşgörülebileceğini” söylüyorlar.

Kemal Bey de işine geldiği zaman Kürt, Alevi ve Dersimli oluyor, işine gelmediği zaman Horasan’larda, Hicaz’larda dolaşıyor... Kökenine sahip çıkması söylendiğinde de “Dersimli olmak suç mu?” diyor.

Hem “yeni CHP’yiz” diyeceksin, hem eskiye ait ne kadar arıza varsa sahipleneceksin.

Hem darbelere karşı olduğunu söyleyeceksin, hem darbe sanıklarını parlamentoya taşıyacaksın.

Hem “sosyal demokratlık” iddiasında bulunacaksın, hem sosyal demokrat düşünceyle kesişmemiş (Demirel’den andaç) birtakım anakronik sağcılara kucak açacaksın.

Senin neren yeni?

Kaldı ki, “eski”nin hastalıklı uygulamalarını yeni ambalajla sunmak dışında getirdikleri hiçbir yenilik yok.

Pardon...

Bir yenilik yaptılar...

Cumhuriyeti kuran kadronun bile köşe bucak kaçtığı silah taciri ve savaş spekülatörü “Parvus Efendi”yi “değerlerimiz” arasına kattılar.

Bunu yapabildiler işte...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi