CHP’nin demokrasi dilini sahiplenmesi

CHP’nin demokrasi dilini sahiplenmesi

Kemal Kılıçdaroğlu, Kürtçe’nin anadil olarak öğretilmesinden yerel yönetim reformuna, ifade özgürlüğünden tam demokrasiye kadar birçok konuda eski CHP’den farklı bir tavır açıklamış.

CHP’yi yakından izleyen Milliyet yazarı Aslı Aydıntaçbaş, pazar günkü kahvaltıda açıklanan demokrasi raporu için şu değerlendirmeyi yapmıştı dün köşesinde:

‘’CHP zekice bir iş yapıyor; bu rapor AK Parti’ye 2002 ve 2007’de sandık başarısı getiren demokrasi dilini sahiplenerek, hükümeti ‘statükocu’ ve ‘yasakçı’ konuma düşürmeyi amaçlıyor.’’

Burada sıkıntı CHP’nin demokrasinin sadece dilini sahipleniyor görünmesinde.

Eğer CHP demokrasinin sadece dilini değil ruhunu da sahiplenirse AK Parti’yi gerçekten köşeye sıkıştırabilir.

Yıllarca halka rağmen siyaset yapmaya çalışan, askerle kol kola Türkiye’yi yöneten, reform ve değişim çabalarını Anayasa Mahkemesi’nden geri döndürten bir parti için o kadar kolay değil bu değişimi sağlamak elbette.

Bu açıdan Kemal Kılıçdaroğlu-Gürsel Tekin ikilisi zor bir işe soyunmuş durumda.

Bir taraftan askerin, Süleyman Demirel’in, TOBB’un bastırması sonucu Ergenekon zanlılarına listede yer açmak zorunda kalan ikili, diğer yandan Ergenekon çizgisinden ayrışan bir politika izlemek durumunda.

Çünkü geçmişin etkili anamuhalefet dönemi geride kaldı.

Anayasa değişiklikleri sayesinde asker ve yargının siyaset üzerindeki gücü önemli ölçüde kırıldı.

Bu yeni durum CHP’nin sandıkta çok daha güçlü olmasını gerektiriyor.

Deniz Baykal’a yeten anamuhalefet partisi konumu, CHP’yi değişime zorlayan güçlere yetmiyor.

Amaç, CHP-MHP koalisyonu ama bu seçimde de bu hayalin suya düşeceği görülüyor çünkü 2002’de yüzde 34’le iktidar olan AK Parti bu kez yüzde 45’lerle önde görünüyor.

2002’de AK Parti’ye seçimi kazandıran demokrasi talebiydi, bugün açıkçası ekonomi.

CHP’nin demokrasinin dilini sahiplenmesi o açıdan yerinde bir makyaj ama toplumun bugün geldiği noktada sadece dilini sahiplenmesi yeterli olmaz, olamaz.

Arap sokağının bile demokrasi, eşitlik talebiyle kaynadığı bir dönemde sadece demokrasinin dilini sahiplenerek iktidar olamazsınız.

Demokrasinin dilini sahiplenmek size inanç özgürlüğü konusunda suskun kalmaya iter çünkü çekirdek tabanı kaybetmekten korkarsınız.

Oysa demokrasinin ruhunu sahiplenirseniz, özgürlüklere sahip çıkmaktan dolayı oy kaybetme kaygısı yaşamazsınız.

Hak ve özgürlükler arasında seçme yapıp, sandığa göre talepleri öne çıkarır veya geri iterseniz aslında demokrasinin diline bile sahip çıkamazsınız.

CHP ve BDP işbirliği sürpriz olmamalı

BDP’nin dolayısıyla PKK’nın bölgede tek siyasi aktör olma çabası var.

Bunun yolu AK Parti’nin zayıflatılmasından geçiyor.

Bu açıdan BDP için CHP ile işbirliği akılcı bir yöntem çünkü CHP’nin bölgede varlık göstermesi mümkün değil.

Kürtlere yönelik siyasi bagajı nedeniyle CHP bölgede popüler hale gelemez.

En azından geçmişiyle yüzleşip özeleştiri yapmadan.

CHP açısından önemli olan da AK Parti’nin bölgeden çıkaracağı milletvekili sayısının azalması önemli.

AK Parti tek başına anayasa yapacak çoğunluktan uzaklaşmalı.

CHP’nin temel amacı bu.

Bu nedenle bölgede üstü örtülü bir ittifak var.

Ayrıca ikisi de Kemalist tabana dayandığı, laikçi bir anlayışa sahip olduğu için aralarında görüş ayrılığı az.

O nedenle şaşırmak gereksiz.



Sandalye sayısı önemli

Erdoğan son seçim anketlerini açıkladı.

Buna göre AK Parti yüzde 45-50, CHP yüzde 25-30, MHP yüzde 10-12 bandında seyrediyor.

Burada önemli olan, bu oy oranlarının kaç sandalye getireceği.

Ortadaki tablo CHP’nin 140 civarı, MHP’nin 50-60 arası milletvekili çıkaracağını gösteriyor.

BDP’nin de 30’dan fazla isimle Meclise girmesi bekleniyor.

Kalan sandalye de AK Parti’nin sayısını gösteriyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi