Bir tarafta Mehmet Ali Aydınlar... Fenerbahçeli, çekirdekten yetişmiş bir işadamı. Ve inanılmaz saygın bir isim... Diğer tarafta Göksel Gümüşdağ... Genç, sevimli, Başbakan'ın akrabası, Galatasaray kongre üyesi ve Aziz Yıldırım'ın sağ kolu imajı mevcut... Diğer tarafta da Mehmet Atalay... Tırnaklarıyla yükselmiş, Trabzonlu ve eski Gençlik Spor Genel Müdürü...
Görünen o ki; seçim eğer dördüncü sürpriz bir isim çıkmazsa bu üç aday arasında geçecek. Mehmet Atalay'ın seçime girip girmeyeceğinden hala emin değilim. Ama Aydınlar ve Gümüşdağ müthiş bir çekişme yaşayacaklar. Bu çekişmenin adına "Futbolda demokrasi" diyorlar. Ama inanın bana böyle demokrasiye lanet olsun!
Çünkü 20 yıldır delegeyim. Silahların gölgesinde, rüşvetin kol gezdiği ve özür dileyerek söylüyorum; oy kullanacak delegelere kadınların yollandığı çok seçim gördüm. Seçim biter, bir aday kazanır, sonra dedikodular sürer gider. Seçilen başkan kulüplerle pazarlık yapmak zorundadır. Seçilmek için tavizler vermek zorundadır ve bunu tüm futbol camiası çok iyi bilir. Lig başlar, hakem hataları gelir, Disiplin ve Tahkim Kurulu kararları açıklanır, sonra da kulüpler "Biz sana oy vermedik diye başımıza bunlar geliyor" demeye başlarlar.
Mesela Göksel Gümüşdağ seçilse tarafsızlığından hiçbir şüphem olmasa bile Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın en sadık dostu olarak biliniyor.

AYDINLAR'IN AVANTAJLARI
Diğer bir deyimle geride bıraktığımız sezonda Mahmut Özgener'in yerinde Göksel Gümüşdağ olsaydı, Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe, elde ettikleri şampiyonluk sonrasında müthiş problem yaşarlardı. Üstelik aynı Göksel Gümüşdağ Başbakan'ın akrabası... Yaptığı yanlışlar ve vereceği kararlar dolaylı olarak Başbakan'a fatura edilme riskiyle karşı karşıya...
Yıllardır biliyoruz ki; Başbakan çok iyi bir futbol adamı olmasına rağmen asla işin içine girmiyor ve kimsenin girmesine izin vermiyor. Ama buna rağmen Gümüşdağ'ın verdiği kararlar politik platforma çekilebilir.
Mehmet Ali Aydınlar'ın çok önemli avantajları var. Öncelikle ekonomiyi biliyor. Sonra Fenerbahçeli olmasına rağmen Fenerbahçeliliği speküle edilebilecek cinsten değil. Tıpkı UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik gibi... O da Fenerbahçeli'ydi ama asla speküle edilmedi. Profesör Doktor Ali Uras da öyle... Galatasaraylı'ydı ama onun da Galatasaraylılığı hiçbir zaman aldığı kararlarda gündeme getirilmedi.
Futbol Federasyonu'nun genel kurulunda birden fazla adayın boy göstermesi çok seslilik ya da demokratik gibi görünse de, bu tablo seçim sonrası inanılmaz komplikasyonlar doğuruyor. Bunu, her seçim sonrası görmüşüzdür.
Benim tavsiyem eğer olabilirse adayların bir araya gelip tek bir isim üstünde uzlaşmaları olacaktır.