Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Türkiye’nin en büyük sorunu, ideolojik yargı...

Türkiye’nin en büyük sorunu, ideolojik yargı...

Kendisini ‘solcu’ olarak pazarlayan CHP, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun muhtırasını pek bir beğenmiş...

Bunun, ‘hukukun gereği’ olduğunu söylüyor.

Demokrasi dışı hangi gelişmeyi beğenmediler ki?

Bütün darbelere, muhtıralara, e-muhtıralara, y-muhtıralara, andıçlara sahip çıktılar.

Pardon... Arada sırada 12 Mart ve 12 Eylül’ü eleştiriyorlar.

Daha doğrusu, gibi yapıyorlar...

Bu ‘gibi yapma’nın nedeni, darbeyi ‘bizim çocuklar’ın başaramamış olmaları; öteki çocuklar başadığı ve müessir olması gerekenler tasfiye edildiği için karşılar bu darbelere.

Hürriyet’in şair-külhan-entelektüel yazarının da belirttiği gibi, ‘iyi darbe vardır, kötü darbe vardır.’

Hayır, entelektüel arkadaşımız bu tasnifi siyaset bilimi kavramlarına dayandırmıyor; aktör Tarık Akan’ın babasına dayandırıyor. Tarık Akan’ın bir zamanlar subay olan babası, ‘Oğlum, iyi darbe vardır, kötü darbe vardır. 27 Mayıs ve 28 Şubat bizim darbemizdir, çok iyidir. 12 Mart ve 12 Eylül ise onların darbesidir, kötüdür’ demiş...

Bizim çakma entelektüel de, Tarık Akan’ın anlattıklarını ‘Şimdi gerçekleri açıklayacağım, ortalık tir tir titreyecek’ diyerek köşesine taşıyor. Aydın Doğan da bu saçmalıklara eşek yüküyle para ödüyor.

Neyse...

CHP’nin çok beğendiği ve ‘hukuka uygun’ bulduğu Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun muhtırasını, ‘Alçakları tanıyalım’ müellifi Oktay Ekşi de çok şahane bulmuş.

Diyor ki, ‘Güzel bir muhtıraydı ama, bazı eksikler vardı.’

Mesela hükümet, ‘mutlak tarafsızlık’ bahanesiyle, yargıyı ‘laik cumhuriyet ve ulusal birlik söz konusu olduğunda taraf olmaktan çıkarmaya’ çalışıyormuş. Başkanlar Kurulu keşke bu önemli noktanın da altını çizseymiş.

CHP’nin ve Oktay Ekşi’nin pek bir beğendiği bu muhtırayı, bakalım Tarık Akan’ın babası nasıl yorumlayacak?

Muhtemelen o da çok beğenecektir.

Ben de diyorum ki, önüne gelen her metni kılı kırk yararcasına okuyan, bununla da kalmayarak ‘muhayyel suçlar’ ihdas eden (‘Alçakları tanıyalım’ yazısında olduğu gibi) Oktay Ekşi büyüğümüz, keşke Başkanlar Kurulu’nun muhtırasını da dikkatlice okusaymış.

Dikkatlice okusaydı, ‘eksiklik’ vehmettiği hususların defaatle vurgulandığını görüp derin bir nefes alacaktı.

Görmesi gereken başka hususlar da var ama, bunları görmemiş...

Daha doğrusu, es geçmiş.

Ne gibi?

Birincisi... Yargıtay başkanlar Kurulu, üzerine vazife olmayan konularda açıklama yapıyor ve suç işliyor

İkincisi... İddianameye yönelik eleştirilerin ‘akla, mantığa ve hukuka aykırı’ olduğunu ilan ederek, Anayasa Mahkemesi’ni etki altına almaya çalışıyor.

üçüncüsü... İdeolojik bir dil kullanıyor ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın iddialarına destek vererek kendisini ‘iddia makamı’ yerine koyuyor.

Dördüncüsü... Yetki alanını aşıp yasama yetkisine müdahalede bulunuyor. Yani, TBMM’yi Anayasa’nın 10 ve 42’nci maddelerinde yaptığı değişiklikten dolayı suçluyor.

Beşincisi... Hükümeti ‘dilediği her şeyi yapabilme yetkisini halktan aldığı inancı taşımakla’ itham ediyor ve kendisine ‘siyasi hasım’ yerine koyuyor.

Bütün bunlar da gösteriyor ki, icabında ‘parlamento üstü siyasi erk’ işlevi gören yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını tümüyle yitirmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi