Engin Ardıç

Engin Ardıç

Varlığım Türk varlığına armağan olmasın, bana lazım

Varlığım Türk varlığına armağan olmasın, bana lazım

Kürt politikacısı Bengi Yıldız ortaya bir laf attı, Marmara depremi gibi sarsıntı yarattı. "Ankara'ya vergi vermeyiz ama devletten yardım isteriz" sözü üzerine Türkler küfür ettiler, Kürtler'in de gerçekçi olmayanları belki sevinmişlerdir...
Uçuk kaçık özlemleri tartışırken birkaç önemli gelişmeyi atladık. Hayır, liglerin ertelenmesi falan gibi "lumpen üzecek havadisler" değil.
Mazlum-Der ve Özgür- Der gibi örgütlerden bir grup kadın, yanlarına çocuklarını da alıp eylem yaptı.
İkide bir papağan gibi "sivil toplum örgütleri" sakızını çiğneyen cici beyler, bu kadınların başları örtülü olduğu için onlarla ilgilenmediler. Basının bazı "kaknem savunucusu" bunalımlı tazeleri de olayı görmediler. (Belki de şu sıcaklarda Alaçatı falan gibi yerlerde yaz aşkları yaşamakla iştigal ettikleri içindir.) Eylem yapan hanımlar, ilkokullardan "andımızın" kaldırılmasını istiyorlar.
Biz de istiyoruz ama birtakım tombul civelekler üstümüze saldırıyorlar...
Bu hanımlar "varlığım Türk varlığına armağan olsun" gibi faşist zırvaların çocuklara her sabah söyletilmesini, "İslam akidesine aykırı öğeler içerdiği" için istemiyorlar.
Biz de "totaliter ve ırkçı bir anlayışın ürünü" olduğu için istemiyoruz.
Sonuçta ikisi aynı kapıya çıkıyor. "Okullarımızda ırkçı Kemalist müfredat istemiyoruz" cümlesinde buluşuyoruz.
Nimet Hanım gitti, yerine Ömer Bey geldi, basında CHP amigoları ne kadar çığlık atarlarsa atsınlar, eğitimde reform bekliyoruz.
"And" kaldırılmalıdır.
Yemin ettirmeyi çok seviyorsanız, yerine 2012 yılından başlayarak "yeni Anayasa'ya bağlılık" yemini konabilir, Amerikan usulü olur, New York batakhanelerinde koli keserken Türkiye'ye yazı gönderen "neşeliler" de ağızlarını açamazlar.
Eylem yapan hanımlar "okullarda kışla tipi eğitime" de son verilmesini istemişler.
Ömer Bey, "19 Mayıs gösterilerini" de ya sivilleştirmek, ya kaldırmak zorundadır.
"Otuzlu yılların Hitler, Mussolini ve Stalin tipi gösterilerine" günümüz Türkiyesi'nde yer yoktur, olmamalıdır. Günümüz dünyasında yer yoktur da ondan.
19 Mayıs'ı, gençlere spor müsabakaları yaptırarak, liselerarası turnuvalar düzenleyerek kutlayabilirsiniz, "bitişik nizamda uygun adım yürüterek" artık kutlayamazsınız!
İlk, orta, lise, üniversite ne olursa olsun, bütün sivil okullardan "önlük" ve "üniforma" kaldırılmalıdır. "Ama sonra çocukların üstü başı kirlenir" gibi dangalakça gerekçelere sığınmak vakit kaybından başka bir şey değildir. İdare-i maslahattır.
Nimet Hanım bunları başaramadı, gitti, Ömer Bey başaramazsa o da gider, bir başka hanım ya da bey gelir yapar. Göreceğiz.
Durun yahu, biz bu kadar lafı neyin üstüne getirecektik?
Bursa Barosu Başkanı Zekeriya Birkan, "orduevleri kapatılsın, asker halkın içine girsin" dedi de, onun üstüne getirecektik...
Bu gerçek bir devrim olur.
Birkaç yıl önce "milletvekili lojmanlarının" kaldırıldığı gibi (oralarda cinayet bile işleniyordu maşallah), her türlü lojman, öğretmenevi, misafirhane, şehir kulübü, "kumda inceleme yapıyoruz" ayağından dinlenme tesisi, kıyı kampı, şu bu... Hepsini kapatmak...
Bakın işte o zaman bürokrasi, kendisini canevinden vuracak bu devrime karşı olmayacak çılgınlıklara kalkışabilir!
Arkadaşımı içeri at ama ucuz rakıma ve beleş denizime dokunma!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Engin Ardıç Arşivi