Faruk Çakır

Faruk Çakır

Yeter artık, terör bitsin

Yeter artık, terör bitsin

Türkiye’nin yıllarını mahveden, ocaklara ateş düşüren terör konusunda o kadar çok söz söylendi ki ‘Söylenmeye söz kaldı mı?’ noktasına yaklaştık. Kimi siyasetçiler “Sabrımız taşıyor,” kimileri de “Bıçak kemiğe dayandı” demek suretiyle durumu özetlemeye çalıştı.
Bu değerlendirmeleri yapanlar bir yönüyle haklı, ama asıl ‘tuzak’ da bu noktada değil mi? “Söz bitti” ise sonrasında ne konuşulacak? “Söz”ün bittiği yerde “gül” mü biter? Aksine, “söz”ün bittiği yerde; cemiyetin bünyesinde daha derin yaralar açan başka “vasıta”lar konuşur ki, belki de terörün asıl istediği de budur.

Kanlı terör dün yine can aldı. Hakkari, Çukurca’da mayın patlaması sonucu meydana geldiği bildirilen saldırıda 7 mehmetçik şehit oldu, 11’i de yaralandı. Şehit olanlara Allah’tan (cc) rahmet, ailelerine de sabr-ı cemil niyaz ederiz.
İşleri “terörle mücadele” olanlara “Nasıl mücadele edilir?” dersi verecek değiliz. Ancak şunu biliyoruz ki, çeyrek asrı geçen terörle mücadele süresince ciddî yanlışlar yapıldı. Ve maalesef yapılmaya da devam ediliyor. Bir defa beylik laflarla, bağırma ile, iddialı sözler söylemekle terör bitmez ve bitmiyor. Eğer terörü küçümseyerek, ‘3 ya da 5 çapulcu’ demekle terör bitseydi; ta başında bunlar söylenmişti; terör başlamadan biterdi. Aksine böyle iddialı sözler terörü tırmandırıyor ve milletin Türkiye’yi idare edenlere karşı itimat ve güvenini de sarsıyor.
Çok değil, bir önceki terör saldırısından sonra Türkiye’yi idare edenlerin söylediği sözleri hatırlayalım ve sonuncusu ile karşılaştıralım. Ciddî bir ‘söylem’ farkı var mı? Yok. O halde yanlış olan budur. Türkiye’yi idare edenlerden talebimiz, iddialı sözler yerine iş ve icraat yapmalarıdır. “Terörün kökünü kazıyacağız” sözü yerine, bu işin yapılmasını istiyor ve bekliyoruz.
Bununla birlikte terörle mücadelenin, dünyanın en zor işi olduğunu da kabul etmek lazım ve kabul ediyoruz. Maksadımız, “yetkililer”i suçlamak değil. Fakat, dünya üzerinde terörle mücadele eden ilk ülke Türkiye değil. Daha önce bu konuda tecrübeleri olan ülkeler acaba nasıl yaptı ve terörü yendi? Dünyadaki örneklerden Türkiye’nin alacağı dersler yok mu? Bu dersler alınıyor mu?
Bakınız, çok yakın zaman önce Norveç’te bir terör saldırısı oldu ve neredeyse 100 kişi katledildi. Sonrasında Norveç’i idare edenler hiç hamaset yaptı mı? Gayet soğukkanlı, ama kararlı bir şekilde teröre karşı tedbirler alınacağını açıkladı ve hürriyetleri kısıtlamak akıllarına gelmedi.
Elbette Türkiye’deki kanlı terörle Norveç’teki “bireysel terör” aynı şey değil. Ancak Norveç’teki idarecilerin sergiledikleri soğukkanlı tavırdan da dersler çıkarmak lazım. Kimse, “Terörle mücadelede yanlışlar yapılmadı” demesin. Yanlış yapılmamış olsaydı, kanlı terör çeyrek asır devam edebilir miydi?
Terörle mücadelede çok önemli bir nokta da “Velâ tezirû vâziretun vizre uhrâ / Birisinin hatasıyla başkası mes’ul olamaz” emr-i Kur’ânîsini akıldan çıkarmamaktır. Bu prensip unutulursa, ağır bedeller ödemek durumunda kalırız. Zaten terörün yaygınlaşması ve temel bulması, benzer hataların işlenmesi neticesi değil midir? “Terörü sona erdireceğiz” diye, ‘terörist’lerin akrabalarını da ‘düşman’ bellemek terörün ekmeğine yağ sürmek anlamına gelmez mi?
Çok konuşuldu, ama akl-ı selim ile yine de konuşmaya ihtiyaç var. İnsanlar konuşa konuşa problemlerini halleder. Laf bitmesin, terör bitsin inşâallah...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi