Mevlüt Özcan

Mevlüt Özcan

Kurban, insanlık tarihiyle başlar

Kurban, insanlık tarihiyle başlar

Kurban Bayramı yaklaşınca hayvanseverler ve et yemezler (!) kurban yapmanın şiddetle ilgili yönünü öne çıkarıp her yıl bunu tartışıyorlar. Kurban ibâdetini yerine getirecek/getiren Müslümanlar da kurban derilerini ve etlerini istedikleri yere verme haklarını kısıtlayanları konuşuyorlar. Böylece birinci tarafın etkisiyle her iki taraf da boşuna enerjilerini tüketiyorlar.

Av yaparak ya da belli usullerle öldürerek hayvanların etinden ve diğer uzuvlarından faydalanmak insanlık kadar eskidir. Bu hâl vahye dayalı bütün dinlerde meşru olmuştur. Ahlâka dolayısıyla insanlığa aykırı bir tarafı da yoktur. Eğer insan dışındaki canlılar; gerektiğinde de insanlar ihtiyaç duyduklarında hayvanları öldürmeyeceklerse, tarım yapılamayacağı gibi kırda bayırda yürümek imkanı da olmaz. Ya “Merhamet” deniliyorsa, o taktirde merhamet adına söylenebilecek söz, hayvanların gereksiz yere öldürülmemesi ve gerektiği için öldürülecekse hayvana eziyet edilmemesidir.

Hayvanın kurban edilmesine gelince... Kurban, Müslümanın bedeniyle, ruhuyla, malıyla, canıyla katıldığı bir ibâdettir. Yani kurban çok yönlü bir ibâdettir:

• Namaz bedenin

• Zekât malın

• Hac beden ve malın

• Kurban ise beden, mal ve canın katılımıyla gerçekleşen çok yönlü bir ibâdettir. Şunu demek istiyorum:

Kurban, psikolojik ve sosyal yönü bulunan bir ibâdettir. Kurban yapmayı “katliam” zannedenlerin anlayamadıkları taraf da budur.

Kurban yapan da kurban olan da Allah’ın emrine râm olmaktadırlar. Kurban yapan mü’min ilâveten kendini fâni ve bâki arasında daha dikkatli ve rikkatli konumlandırabilmektedir. Bu meselenin psikolojik yönüdür. Meselenin sosyal yönüne gelince; o da herşeyden önce bireysel gözüken icrasına rağmen toplumsal bir ortamda cereyan eder. Bu, onu daha etkili ve anlamlı hâle getirir. Kurban, sonucu topluma yansıyan bir ibâdettir. Meselenin bu yönü bizzat tamamen kurbanın etiyle gerçekleşir. Muhtaçlara öncelikle ulaşan şey de (kandan öte Allah’a ulaşan iyi niyetler gibi) sevgi ve tevazudur. Bu da elbette kurban etiyle bağlantılı olarak gerçekleşir.

Kurbanın tabiatı kesim şartına, etiyle ilgili işlemler ise infak kurallarına bağlıdır. Biraz bu cümleyi açalım: Kurban, etinin dağıtımı içinde bulunduğumuz ortama bağlı bir infak/verme işidir. Bir verme/infak biçimi olarak kurbandan vermek de şartlarla ilgilidir. Bu, yerine göre üçte biri, yerine göre yarısı, daha azı veya daha çoğu verilebilir. öyle ki, yerine göre verilmeyebilir; bir sofrada birlikte yenilebilir. Böylece sevgi, saygı, ahbap ve dostluklar pekiştirilmiş olunur.

Kurban, canlının kesimiyle ilgili bir şeydir. Bir eşyanın tasadduku ne kadar önemli olursa olsun kurban sayılmaz. Kurban parası, bundan azı veya daha çoğu kadar bir meblağ veya mal, yoksullara/muhtaçlara verilebilir. Böylece “tasadduk” ibâdeti yapılmış olur. Bu, “sadakanın kurban yerine geçeceği” demek değildir; kurban ibâdeti ancak belli hayvanları boğazlayarak yerine getirilebilir. Sadaka, kurban borcunu yerine getirmez.

Kulluk şuuruna erenlere Kurban Bayramı mübârek olsun...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mevlüt Özcan Arşivi