Fehmi Koru

Fehmi Koru

Balkan rapsodisi

Balkan rapsodisi

Bir kent bu kadar mı değişir? Bu kadar hızlı mı? Bu kadar tek yanlı mı? Makedonya’nın başkenti bu üç soruyu hak edecek kadar köklü bir değişimden geçmiş, geçiyor... Aceleleri var Makedonların; kendilerine ‘2014’ gibi yakın bir tarihi hedef olarak koymuşlar; o zamana kadar başkentlerini modernleştirecekler...

Şimdiden büyük çapta başarmışlar bunu. Vardar nehrinin üzerine Osmanlı döneminde vurulmuş gem olan ‘Taşköprü’nün açıldığı meydan çoğu yeni icat yerel ‘kahraman’ heykelleriyle donatılmış; herbiri Roma’daki dev heykellerden daha büyükler... En devasası, Büyük İskender heykeli... Onun hemen ötesi ise, marka mağazaların iki yanını oluşturduğu ‘Makedonya Caddesi’...

Meydan ve caddenin sağı ile solunda önümüzdeki üç yıl içerisinde bitirilmesi planlanan muazzam binalar yükseliyor.

On yıl önce başgösteren Arnavut ayaklanmasını ‘barış’ ile sonuçlandırmanın getirdiği rahatlık ile davranıyor Makedon yönetimi... İki taraftan da en fazla yüz kadar silâhlı kişinin hayatını kaybettiği çatışmalar sonrasında Arnavutlar kendilerinden esirgendiğini düşündükleri kültürel haklarına kavuşmuş ve silâhlarını NATO güçlerine teslim etmişler; Makedonlar da uluslararası camiayı işin içine soktukları için mutlu, kendi etnik hâkimiyetlerini ‘azınlık’ grupların gözlerine sokacak biçimde davranmayı doğal hakları olarak görmüşler...

Görece barışı sağlayan esas güç ABD, başkent Üsküp’ün en görünen tepesi ne ‘Estergon Kalesi’ni andıran heybette bir büyükelçilik binası dikmiş...

Peki kültürel haklar için silâha sarılan, can veren, kan döken, çoğunluğu Müslüman Arnavutlar ne durumda? Mutlular mı?

Vardar nehri üzerindeki Taşköprü’nün diğer tarafında girintili çıkıntılı sokaklarıyla Eski Çarşı uzanıyor; sokağın her girintisinde bir görkemli cami, her çıkıntısında ise ya bir han ya bir hamam bulunuyor... Beşyüz yıldan fazla sürmüş Osmanlı yönetiminde bölgeden çıkan devlet adamlarının yaptırdığı, vaktinde görenlerin gözünü kamaştırmış yapılar bunlar...

Şimdilerde çoğu metruk, bazısı farklı işlevlere yönlendirilmiş, pek azı son birkaç yıl içerisinde TİKA aracılığıyla yeniden hayat bulmuş... Eski Çarşı ise yüz yıl önce nasıl ise bugün de öyle: Karanlık, kasvetli, hep aynı türden malların satıldığı bir pazar...

Arnavutça’yı ikinci resmi dil olarak kabul etmiş, azınlıkların etnik temelli parti kurmalarına, seçime katılıp milletvekili çıkarmalarına razı olmuş Makedonlar, bu kültürel hakları tanıdıktan sonra, kültürlerinin ne kadar geri olduğunu onlara göstermeyi kendilerinde hak görmüşler...

Üsküp’te geçirilen bir gün bile insanı bir aykırı tespitten diğerine yalpalattırıyor; yapılanlara hayran da kalabilir, gelecekten kuşkuya da düşebilirsiniz. Yüzyıllarca birlikte yaşamış insanlar, Osmanlı ve Yugoslavya dönemlerinde olmadığı kadar birbirlerinden uzak hayatlar sürdürüyor bugün... Uzak ve yadırgayıcı...

Özellikle gençler arasında işsizlik yüksek ülkede, ama olumsuz etkisini en fazla Arnavut ve Türk asıllı gençler hissediyor. Başkentin soğuk sokaklarında tur atan gençlerin çoğu işsiz...

Makedonya’ya bakıp etnik farklılıklar ve en uygun çözüm konusunda çıkarılacak hiçbir olumlu ders yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fehmi Koru Arşivi