Resul Tosun

Resul Tosun

Katil olan devlet mi yoksa örgüt mü?

Katil olan devlet mi yoksa örgüt mü?

19 Ocak Hrant Dink cinayetinin 5. yılıydı. O gün Harbiye'de iki randevum vardı. Taksim'den Şişli'ye yapılan yürüyüşe şahit oldum.

Taksim'den yürüyüş kalabalıktı. Bir araçtan slogan atılarak yürünüyordu.

Devletin sorumluluğunu hesap sorulacağını hatırlatan etkili sloganlardı.

Dönüş cılızdı.

Yollar trafiğe açıldığında insan kalabalığı bitmiş araç izdihamı başlamıştı. Hilton girişine yakın bir yerde orta refüjde elektrik trafosu ya da telefon santrali içinde ne vardı bilmiyorum ama kapaklarına 'Katil devlet' yazılmıştı.

O yazıyı görünce birden bire 12 Eylül 80 öncesine gittim.

Dink cinayetinden devlet sorumlu tutuluyordu. Onun için katil devlet yazılmıştı.

Cinayet kime karşı işlenirse işlensin asla tasvip edilecek bir eylem değildir. Adı üstünde cinayettir. Kurbanın dini, inancı, siyasi görüşü, etnik aidiyeti ne olursa olsun. Cinayet cinayettir.

Hrant Dink gibi simge bir ismin organize şekilde katledilmesi ise sıradan bir cinayet değildir, cinayetin ötesinde bir eylemdir.

Birkaç heyecanlı gencin duygularına mağlup olarak işlediği bir cinayet olarak değerlendirilemez.

Öncesi sonrası ve yöntemi incelendiğinde bu cinayetin ülkede çıkarılmak istenen kaosun bir parçası olduğunu görmemek için kör olmak gerekir.

Devletin içinde bir grup, devletin gerçek sahibi olduğu zannıyla, hukuku yok sayarak hükümeti devirmek amacıyla toplumda kaos oluşturmak için cinayetler irtikap ediyorsa bu cinayetleri âdi adli vak'a sayamayız.

di bir vak'a gibi tetiği çekeni cezalandırıp organize edenleri, azmettirenleri görmezden gelmek de -eğer kasıt yoksa- ağaca takılıp ormanı görmemek gibi bir saflık olur.

Dink cinayetini karara bağlayan mahkemenin sadece tetikçiyi mahkûm edip örgüt bulamamış olması işte bu yüzden infiale sebep olmuştur ve kimsenin içine sinmemiştir.

Savcının da içine sinmemiştir. Delil de var örgüt de var diyerek karara itiraz etmiştir.

Cumhurbaşkanı dâhil devletin icra gücü de bu kararı içine sindiremediğini açıkça deklare etmiştir.

İşte buna rağmen 'Katil devlet' sloganı kimse kusura bakmasın doğru bir slogan değildir.

Birçoğu bugün mahkemelerde hesap veren devlet içindeki illegal bir yapılanmanın cinayetini devlete yüklemek insafsızlıktır.

Bir örgüt bu cinayeti tasarlamış ama devletin yasal sahibi faillerini 32 saat içinde yakalamışsa orada 'Katil devlet'ten bahsedilemez.

İhmal ve kusurdan bahsedilebilir, devlet eleştirilebilir ama 'katil' olarak yaftalanması çirkindir.

Devletin icra erki olan hükümeti bile hedefine koymuş bir örgütün cinayetini devlete yüklemek, o örgütün mantığı kadar olmasa bile ona yakın bir art niyetlilik şeklinde yorumlanabilir.

Dink cinayetinde adalet talep edenlerin de adalet duygularını yitirmemeleri beklenir.

Terör örgütleriyle mücadele eden bir hükümetin yönetimindeki devleti katil devlet diye nitelemenin iyi niyetle bağdaşır yanı olmadığını ve haksızlık edildiğini düşünüyorum.

Kusur, hata, ihmal tamam, ama katil asla.

Bütün samimiyetimle söylüyorum ki, bu cinayetin azmettiricileri organizatörleri ve arkasındaki derin yapı açığa çıkarılmalıdır.

Dün Hrant'ı hedef seçen derin yapı, adaletin önüne çıkarılmazsa ve hesap sorulmazsa yarın seni de beni de hedef seçmekten çekinmez.

Yargı sürecinin devam ediyor olması, savcının itirazı ümitlerin sönmediğini gösteriyor.

Dilerim karar bozulur ve cinayetin arkasındaki örgüte ve derin yapıya ulaşılır.

Bunu temenni ediyorum ancak Dink cinayetine hususi itina gösterenlere bir hatırlatma yapmadan da edemeyeceğim.

Dink davasındaki söz konusu sorun sadece o davanın sorunu değil ki. Aynı sorun Zirve cinayetinde, Rahip Santora cinayetinde, Danıştay cinayetinde ve daha önce gerçekleşen İsmailağa cemaatinin önde gelen iki ismini katleden cinayetlerde de söz konusu değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Resul Tosun Arşivi