D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Keçiören’de Ahmet Hamdi Tanpınar günleri

Keçiören’de Ahmet Hamdi Tanpınar günleri

Ahmet Hamdi Tanpınar, “Abdullah Efendi’nin rüyaları” kitabında yer alan “Geçmiş zaman elbiseleri” hikâyesinde, o zamanlar Ankara’nın bir bağ semti olan Keçiören’e giderken gördüğü gurupsuz akşamı şöyle anlatır:

“Yol hakikaten güzeldi. Ankara’da arasıra tesadüf edilen gurupsuz akşamlardandı. Böyle akşamlarda güneş, hiçbir mizansen yapmadan, çok olgun bir meyva gibi birdenbire ufkun arkasına düşüverir; o anda ufuk kan sarısı ile karışık şişe dibi yeşili bir renk alır. Sonra yavaş yavaş o da kaybolur, şeffaf bir gece ile başbaşa kalırsınız.”

Şimdi Keçiören, Ankara’nın bir milyona yakın nüfusu olan bir bölgesidir ve muhterem Başbakanımız da şu an Keçiörenli’dir.

Eski bağlardan, bahçelerden eser kalmayan bu şehir parçasına giderken, artık Tanpınar’ın 1930’larda, 40’larda gördüğü akşamı hissetmek mümkün müdür? Doğrusu bunu tecrübe etmedim. Zaten, bu kış şartlarında denenmesi de mümkün değil! Fakat, onun “Selâm olsun” şiirindeki, “Hepsi güzeldi, kar, tipi, fırtına” mısraını yaşadığımız bir günde, ona selâm gönderdik.

“Ankara’da Tanpınar Günleri”nden söz ediyorum!

Büyük şairimizin, yazarımızın vefatının üzerinden tam yarım asır geçti. Bu vesile ile Keçiören Belediyesi ile Türkiye Yazarlar Birliği müştereken “Ankara’da Tanpınar günleri” başlıklı bir faaliyet düzenledi. İki günlük, 20 bildiri sunulan bir sempozyum ve çok sayıda Tanpınar fotoğrafının yer aldığı sergi...

İstanbullular, gerek Büyükşehir belediyesinin, gerekse, merkez belediyelerin kültürel faaliyetlerinden haberdardırlar. İstanbul’da kültürel faaliyet, belediyeler için diğer beledî hizmetlerin yanında olmazsa olmazlardandır. Şu günlerde, Büyükşehir belediyesinin bu işlerle ilgili biriminin başına değerli dostumuz Abdurrahman Şen getirildi, onun mevcut faaliyetlere yeni bir hız katacağını tahmin etmek güç değil.

Ya Ankara?

Ankara aleyhdarlarını sevince boğacak bir şey söylemek zorundayız: “Ankara Büyükşehir belediyesi başta olmak üzere, merkez belediyeler kültürel faaliyetin beledî bir hizmet olduğunun idrakinde değildirler.” Elbette istisnalar var. İki CHP’li belediye, kendi zaviyelerinden bir hayli faaliyet yaparlar. Hatta birisi, hadi adını da verelim: Yenimahalle belediyesi, daha önce Mehmet Âkif kültür merkezi adı verilmesi düşünülen yapıyı, el çabukluğu ile 2011 Mehmet Âkif yılında Nazım Hikmet kültür merkezi olarak açtı!

Mamak Belediyesi kültürden uzak durmaz, Altındağ belediyesi ise, bu hususta “kalite”nin ne demek olduğunu bilmez. Büyük emeklerle yerleştirmeye çalıştığımız “Altındağ Şiir Akşamları”nı ikincisinden sonra marifetleri sırf güzel şiir okumak olan, yazma konusunda irapta mahalli bulunmayan bazı müteşairlere mahsus bir matine haline getirdi ve sonunda bitirdi!

“Ankara’nın kültür başkenti” ibaresini haklı olarak Keçiören Belediyesi kullanıyor. Ahmet Hamdi Tanpınar günleri de Keçiören’in Ankara’nın kültür başkentliğini bir daha tescil etti.

Başka bir ülkede olsa idi, Tanpınar çapında bir yazar, vefatının 50. Yılı’nda nasıl anılırdı?

Kesin olarak bir yıla yayılmış bir anma yapılırdı ve dolayısıyla 2012 “Tanpınar Yılı” ilan edilirdi.

Türkiye Yazarlar Birliği, iki büyük şahsiyetimiz hakkında yıl ilan edilmesi için çalıştı, 2008’de Yahya Kemal yılı, 2011’de Mehmet Âkif yılı ilan edildi. İlan edildi de ne oldu? Sahip çıkması gereken Kültür Bakanlığı gönülden sahip çıkmadığı için, her iki yıl da heba oldu. Bu yüzden Tanpınar için böyle bir teşebbüste bulunmadık. Tanpınar’ın vefatının 50. Yıldönümü’nde hatırlanması, eserleri ve hayatı ile ilgili kapsamlı bildiriler sunulacak bir toplantı düzenlenmesi düşüncemiz Keçiören’in kültür hayatının içinden gelen değerli belediye başkanı Mustafa Ak tarafından ilgiyle karşılandı.

Ankara’da belki de 50 yıldır görülmemiş kış şartlarında yapılan sempozyuma, katılımcıların bir kaçı, yollarının geçit vermemesi yüzünden gelemedi. Buna rağmen iki gün boyunca, Ahmet Hamdi Tanpınar enine boyuna konuşuldu. Bu yılın ilk kapsamlı toplantısı, yapıldı; bakalım büyük yazarımız için sene içinde başka neler yapılacak?

Tanpınar, eserlerinde “devam ederek değişmek, değişerek devam etmek” cümlesini sıklıkla kullanır. Onun düşüncesinde devam, “imtidat” merkezî yer tutar.

Düşüncelerinde devama, sürekliliğe merkezi yer veren bir yazarın unutulması, hafıza kaybımızın apaçık bir belirtisi olarak görülebilir.

Neyse ki, devamın farkında olanlar var! Ankara’da Keçiören Belediyesi var! Türkiye Yazarlar Birliği var!

Sempozyumun açılış bildirisi, Tanpınar’ın talebesi olan ve büyük yazarımız hakkında en geniş araştırmaları yapan Prof. Dr. M. Orhan Okay’ındı. Birinci oturumda Tanpınar’ın düşünce dünyasına Prof. Dr. Besim Dellaloğlu, Mustafa Atiker ve Kibar Ayaydın’ın bildirileriyle giriş yapıldı. İkinci oturumda Mehmet Törenek (Prof. Dr.), Mehmet Kurtoğlu, Şaban Abak ve Selim Çonoğlu (Doç.Dr.) “Tanpınar ve Şehir” konulu bildiriler sundular. Üçüncü oturumun konusu “Tanpınar ve Roman”dı. Bu oturumda Doç. Dr. Ergün Yıldırım, Prof. Dr. Mehmet Narlı, Dr. Hayrettin Orhanoğlu ve Prof. Alaeddin Karaca Tanpınar’ın romanları üzerine konuştu. 4. oturumun başlığı “Edebiyat teorisi ve Tanpınar” idi. Bu oturumun konuşmacıları da Cevat Akkanat, Ömer Solak (Yrd. Doç. Dr.), Asım Öz ve Mahmut Babacan (Yrd. Doç. Dr.) idi. Son oturumda, Doç. Dr. Nesime Ceyhan, Yrd. Doç. Dr. Abdullah Harmancı ve D. Mehmet Doğan, Tanpınar’ın farklı yönlerini ele alan bildiriler sundular.

Vefatının ellinci yılında Keçiören Belediyesi Tanpınar’a vefasını gösterdi, Tanpınar günleri ile onu yâd etti. Bilmem ki, Keçiören’in bir caddesine adını vererek bir kadirşinaslık daha yapar mı?


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi