R. Özdenören

R. Özdenören

Hata kabul etmeyen uğraş

Hata kabul etmeyen uğraş

Hata kabul etmeyen uğraşların arasında sanırım siyaset önde gelir. Siyaset eyleme dayalı bir uğraştır. Sonuçları anında ortaya çıkar. Sonuçları anında ortaya çıkar fakat bu sonuçlar anında ortadan kalkmaz. Bu eylemin yıllara sâri etkisi olur. Kuşaklar boyu sürer. O sonuçlar bir nesil tarafından unutulsa, arkadan gelen neslin bilinçaltından bir daha ortaya çıkar. Belki bir daha batar, fakat her defasında bir kere daha ortaya çıkar.

Yazının sonucu her zaman anında fark edilmeyebilir. Fark edilmediği sürece yok sayılabilir. Oysa eylemde, eylemin belirtisi onu yaşayan ortamda gizli kalsa bile etkisini alttan alta dışa vurur. Yazıysa, bu bağlamda yıllar, belki on yıllar, belki yüz yıllar sonra keşfedilmeyi bekler. Yazının sonucu fark edildiği zaman, bir bakıma onun idrak edilme şartları da oluşmuş sayılır.

İki eylem türünün (siyaset ve yazı) bu görüngüden farkları var. Fakat aynı farklar onların benzeştiği noktaları da oluşturmaktadır. Bu demektir ki, her iki eylem türü de hata yapmayı bağışlamaz. Er veya geç, hatayı onu yapanın yüzüne çarpar.

Bu yüzden söyleyinceye kadar söz senin buyruğunda kalır, fakat bir kere söylendikten sonra sen onun buyruğuna girersin. Aynen siyasal eylemde olduğu gibi... Eylem bir kez ortaya konulunca onun geri dönüşü yoktur. Eylemde ika edilmiş hata ancak başka bir eylemin ikası ile telâfi edilebilir.

Shakespeare, Hamlet piyesinde Hamlet'in ağzından şu müthiş cümleyi telaffuz eder: "Bir tek kusurla damgalandı mı insan, başka erdemleriyle bir melek de olsa, yalnız o kusurundan ötürü düşer insanların gözünden."

Sıradan bir insan için böylesine keskin olan kusur siyaset adamının ağzından hâsıl olduğunda beş kere daha fazla böyledir.

Siyaset adamı kavramını da dar bir çerçevede kabul etmemeliyiz. Yani sadece parlamentoda görevi olan kimseler veya doğrudan siyasal alanda siyaset işiyle meşgul olanlar değil maksadım. Siyaset adamı demek, bana göre, eylemi siyasî sonuç doğuran herkesi kapsar veya kapsamalıdır. Bir bürokrat da sözel veya edimsel bir eylemiyle siyasal alanda sonuç doğuracak bir fiil ika ederse, o da o eylemi dolayımından siyasetin içinde kabul edilir veya edilmelidir, derim.

Siyasal sonuçlar doğurması muhtemel bir eylemi gizlemek, saptırmak, karartmak, değiştirmek, dönüştürmek, karıştırmak, zihinleri bulandırmak vb. maksadıyla sözel veya edimsel bir eylem ika eden kimse, hukukî statüsü siyaset adamı da olsa, bürokrat da olsa, bir siyasal iş görmüş sayılmalıdır, diyorum. Bürokrat sıfatıyla bu işi görmüş olan kimse, kendi sınırını aşmışsa, orada farklı bağlamda hesabı görülecek daha farklı bir yaptırımla da karşılaşabilir. Karşılaşmalıdır da...

Türkiye halen bir noktadan daha farklı bir noktaya "sıçrama" hamlesi üzerinde bulunuyor. Bu, aynı eğri (curve) üzerinde bir noktadan başka bir noktaya geçme hareketi değil; bir eğriden başka bir eğriye (curve) sıçrama hareketidir. Bu nedenle şimdilik herkesi herkesin işine karışırken görebiliyoruz. Siyasetçiler yargının işine karışabiliyor. Bürokratlar siyasete burnunu sokabiliyor. Ama durum zaman içinde doğal duruma dönüşecektir.

Bütün bu hatalar işleniyor. Ancak bu hataların arka yüzü aynı zamanda tecrübe de demektir. Ders alındığı ölçüde mesele yok, ancak hatalar kümülatif biçimde çoğalırsa, o zaman mesele büyükten de büyük sayılmalı...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
R. Özdenören Arşivi