M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Mevlid-i Nebi ve Salavat Kampanyası

Mevlid-i Nebi ve Salavat Kampanyası

Hz. Peygamber (sallallahü aleyhi vesellem) Efendimizin doğum yıldönümündeyiz. Asr-ı saadet, sahabe ve tabiûn dönemlerinde olmayan “Mevlid Kandili” merasimlerinin ne zaman yapılmaya başlandığı üzerinde duracak değilim.

Şüphesiz faydalı faaliyetlerin de yapıldığı bu kutlamaların, bazen haddi ve maksadı aşan programlar şekline dönüştürüldüğünü de söylemeliyim. Bu gün ve geceleri, İslam’ı anlamaya ve Peygamberi tanımaya vesile kılmak güzel bir şey! Ama Kur’an’a muhalif ve Sünnet’e aykırı söz ve faaliyetlere göz yummak, elbette tasvip edilemez.

***
Mevlid Kandili münasebetiyle “Yok mu Salavat Çeken” adı altında bir kampanya açıldığını duyunca, “salavat”ın ne olduğu konusunu gündeme getirmek gerektiğini düşündüm.

Önce, halk olarak çoğumuzun bundan ne anladığını hemen söyleyelim: Hepimizin bildiği salavat, Peygamberimize salat-ü selam getirmektir.

Nedir salat-ü selam?

Pek çok çeşidi ve söyleniş biçimi olmakla beraber en yaygın olanı kısaca: “Allahümme Salli Ala Muhammed”, yani “Allah’ım Muhammed’e salat et!” demektir.

Peki, salat nedir?

Kısaca; namaz, dua, rahmet, acımak, sevgi, destek, şanını yüceltmek… gibi daha pek çok manalara gelen kapsamlı bir kelimedir.

Müfessirler, bunu bildikleri için de, çoğu tefsir ve meallerinde kısaca “salat” deyip geçerler. Böylece, hata yapmamak için bu kelimeyi Arapça aslıyla kullanmayı tercih ederler.

Oysa, Kur’an okuyanların bu kelimeyle kast edilen mana ve maksadın ne olduğunu bilmeleri gerekir. Bu bilinmezse, o kelimenin hakkı verilmemiş, mana yanlış yerde kullanılmış ya da bazen hiç anlaşılmamış olabilir. Halbuki Kur’an, anlaşılmak için indiğini bizzat kendisi söylemektedir.

***
Kur’an’da çokça geçen salat kelimesi, mesela ekame fiiliyle birlikte geldiğinde hakkını vererek namaz kılmak manasınadır.

Mesela, Nur/41’de kuşlar için salat kelimesi, yaratılış amacına uygun hareket etmek anlamındadır.

Yine, Maide/12’deki salat kelimesi destek anlamında, 58’deki din ve dindarlık anlamında, 106’daki de davet anlamında kullanılmıştır.

Örnekleri çoğaltmak mümkün.

Şimdi de, Peygamberimize salat getirmekle ilgili ayete bakalım:

Ahzab/56’de: “Şüphesiz, Allah ve Melekleri Peygambere salat etmektedir. Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve içtenlikle selam edin” buyurulur.

Burada geçen salat kelimesini, elbette namaz kılmak olarak anlayamayız. Allah’ın namaz kılması söz konusu olamaz.

Allah’ın kuluna dua etmesi de abes olduğuna göre, burada salat kelimesine dua anlamı da verilemez.

O zaman salat kelimesi farklı bir anlamda kullanılmış olmalıdır.

Belki, Allah’ın salatı rahmet, Meleklerin salatı da mağfiret veya dua olabilir. Böyle tefsir edenler olduğu gibi, başka manalar veren müfessirler de vardır.

Ancak en isabetli tefsir, buradaki salat kelimesinin desteklemek anlamında olduğudur.

O zaman ayetin manası şöyle olur:
“Şüphesiz, Allah ve Melekleri, Peygamberi desteklemektedir. Ey iman edenler, siz de onu destekleyin ve içtenlikle selam edin (tam bir teslimiyetle onun örnekliğine teslim olun!” demektir.

***
Böyle bir manaya delil var mıdır denecek olursa, aşağıdaki iki örnek buna yeterlidir:

İbn Kesir’de nakledildiğine göre, Kur’an’ı en iyi anlayanlardan Abdullah bin Abbas bu ayetin tefsirinde şöyle diyor: İsrailoğulları, Musa’ya “(Yusalli aleyke) Rabbin seni destekliyor mu?” diye sordu. Musa’nın Rabbi de nida etti: “Evet, Ben de Meleklerimle birlikte tüm nebi ve resullerimi destekliyorum”.

Gerçekten de, Allah Teala Hz.Musa aleyhisselamı İsrailoğullarına karşı destekledi ve inananlarla birlikte onu selamete çıkardı.

Yine, sahabeden Cabir’in eşi, Rasülullah efendimizden kendine ve eşine salat etmesini istedi. Rasulullah da ona: “(Sallallahu aleyki ve ala zevcik) Allah sana ve eşine salat etsin, diye dua etti.”

Esasen, bu iki örnekle birlikte Kur’an’daki bazı ayetlerden de aynı anlama ulaşmak mümkündür.

Mesela, yine Ahzab 43’teki (Yusalli aleyküm ve melaiketühu) diye geçen ayette “Allah ve Meleklerin Müminleri desteklediği” anlatılmış, Bakara/157, Tevbe/99 ve103 gibi ayetler dikkate alındığında da, Müminler gibi peygamberlerin de vahiy ile desteklendikleri ortaya çıkmış olur.

Bu örnekler, Peygambere salat-ü selam getirmekle ilgili ayette geçen salat kelimesinin, Peygambere destek verme emri olduğunu, Allah ve meleklerin vahiy gönderip indirerek bu salatı yani desteği Peygambere yaptıklarını, müminlerin de fiili dua yaparak yani amel ve eylemlerle risalet mirasını destekleyerek bu salatı yapmaları gerektiğini göstermektedir.

Zaten, peygamber için yapılan dualar ve söylenen salavatlar, bu desteğin sözlü ifadeleridir. Geriye, Onun sünnetini ihya etmek ve nebevi bir hayatı yaşamak kalıyor. Bu da fiili destektir.

Ziyanı yok, bizler yine salavat kampanyalarına katılalım, binlerce salat-ü selam getirelim ama bunların onda biri, yüzde biri kadar da olsa, Peygamberin iki büyük mirasını Kitap ve Sünneti hayatımızın tümüne yansıtarak vahye ve risalete fiili destek vermeye çalışalım inşallah.

O zaman salat-ü selamlarımız kâl’den hâl’e dönüşecek, hayatımızda meyvelerini vermeye başlayacaktır. “Mevlid Kandili” ve “Salavat kampayaları” bu desteğe vesile olsun.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi