Haşmet Babaoğlu

Haşmet Babaoğlu

Bu çocuklar büyüyecek...

Bu çocuklar büyüyecek...

Bir ilköğretim devlet okulunda öğretmenlik yapan arkadaşım geçenlerde şöyle yakınıyordu: "Artık uslu çocuk diye bir şey kalmadı! Uslu çocukların yerini yaramazların itip kaktığı ezik çocuklar aldı. Sınıfımdaki fiziksel şiddet potansiyeli beni korkutuyor."
Çocuğunu pek "seçkin" olduğu iddia edilen bir özel okula gönderen annenin geçen yıl bana anlattıklarını da hiç unutmadım: "Kızım, arkadaşları kendisinden daha yüksek not aldığı için yataktan bile çıkmak istemiyor. Üzülme, bir dahaki sefere daha çok çalışır, iyi not alırsın, dedim; böyle rezil olduktan sonra ne önemi var dedi. Notunun kırılması rezil olmak, aşağılanmak, küme düşmek gibi bir şey onun için!"
***
Belli ki, Milli Eğitim Bakanlığı önemli reformlara hazırlanıyor.
Bir yandan eğitim-öğretim düzenimiz eski ideolojik kalıplardan ve militer disiplinden kurtarılırken; bir yandan da müfredatın 21. yüzyıl ihtiyaçlarına göre yenilenmesi için ciddi çalışmalar yapılıyor.
Doğrusu, geç bile kalındı!
Ama okulda olup biten pek çok şeyi aslında okul dışı dinamikler belirliyor.
Büyük problem orada!
***
Diyarbakır'da ilköğretim öğrencileriyle gerçekleştirilen bir sosyal projede yer alan genç bir arkadaşım bana 3. sınıf öğrencisi Abdurrahman'ın resim ve yazıyla kendini anlattığı kâğıdı gösterdi.
Zehir gibi bir zekâ, kırılgan bir kalp, şiddetli sevilme arzusu...
Hepsi kıvrılarak iki yapraklı hale getirilmiş uçuk sarı kâğıdın üzerindeydi.
Ve "en sevmediğin şey ne?" sorusuna cevap olarak şunu yazmıştı küçük Abdurrahman: "Hapse girmek..."
"Yeni Türkiye nasıl olacak?" sorusuna cevap verirken bu anlattığım çocukları da hesaba katmaktan kaçamayız! Onlar büyüyecek!
Onlar bu toplumun asabiyetini, siyasetini, kültürünü belirleyecek!
***
Bir de uzmanlar var tabii...
Pedagoglar...
Ne yalan söyleyeyim, en çaresiz kesimin onlar olduğu duygusunu uyandırıyorlar bende!
Anne babalara verdikleri öğütler pek hoş, özünde pek doğru, hatta pek "havalı" ama...
Hayatla bağı var mı, diye sorsanız, orası kuşkulu işte!
Bir yanda gözünü hırs bürümüş anne babalar, öte yanda çocuğuyla asla istediği gibi ilgilenemediği için kendini çok kötü hisseden anne babalar...
Bir yanda eğitimine tonla para dökülen çocuklar, bir yanda defter parası bile bulamayan çocuklar...
Ve her sosyal sınıfı, her sosyal kesimi etkisi altına almış başarı tutkusu...
İşte böyle bir ortamda tv'lere çıkıp "çocuğunuz başarısız olursa üzerinde durmayın; ona her haliyle sizin için değerli olduğu hissini verin" diyen pedagoglar var.
Hüzünlü bir şaka sanki!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Haşmet Babaoğlu Arşivi