Şefik Dursun

Şefik Dursun

MİT ve KCK operasyonları

MİT ve KCK operasyonları

Son KCK operasyonlarından sonra özel yetkili savcı Sadrettin Sarıkaya’nın MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil bazı MİT mensuplarını ifadeye çağırması üzerine, ülkemizdeki istihbarat faaliyetlerine dikkatler yoğunlaştı... Hatta MİT’in görevini nasıl yaptığı hususları, Uludere’de 34 insanımızın ölümüyle de gündeme gelmişti.

Doğal olarak istihbarat örgütleri gerekli gördüğü zaman, yasal olmayan hareketler içersine elemanlarını yerleştirecektir. Bunlardan gelecek bilgiler sağlıklı karar verilmesi için elzemdir... Ancak örgüt mensuplarının işlerini yaparken suç işlediklerinde, yasaların ilgili hükümleri kendilerine uygulanmalıdır. Zaman zaman görevli korucuların işledikleri suçları görüyoruz. PKK/KCK içinde görevli olanlar da orada bulunma amacının aksine davranabilirler. Bunu takip edecek, kontrol edecek bir yapı var olmalıdır. Suç işlenmesi korucuların tümünü kapsamayacağı gibi bir MİT mensubunun da suç işlemesi, MİT’i ve Müsteşarını töhmet altına almamalıdır. Nitekim Suriye’deki muhalif hareketin temsilcilerinden bir Albay, MİT mensubu tarafından kamptan alınıp Suriye yönetimine teslim ediliyor ve daha sonra da bu şahıs idam ediliyor. Bu MİT mensubunun Nusayri olduğu ve Albayın yakalanması için para vaat edildiği basında çıkan haberler arasında... Şimdi yargı bununla ilgili gerekeni yapıyor. Dolayısıyla hangi kurumdan olursa olsun suç işleyenler, yetkilerini menfaatleri için kullanıp, istismar edenler cezasını görmelidirler. Bu gibi olayların gizlilik içinde tutulması bir süre için mümkün olsa da, bir gün mutlaka ortaya çıkmaktadır. Nitekim MİT’in geçmişteki PKK mensuplarıyla ilgili görüşmeleri gene bu örgütün sözcülüğünü yapanlar tarafından afişe edildi. Görüşme önemli ancak daha önemlisi neyin görüşüldüğüdür. O günlerde görüşmeyi yapan MİT mensuplarının ses kayıtlarındaki konuşmalarının içeriği bizleri üzmüştü... Bir MİT mensubu bazı sorunların PKK’nın istediği yönde çözülebilmesi için “toplumun hazır hale getirilmesi gerekir, bunun için de süreye ihtiyacımız var” demesinin Kürt Sorununun çözümüne ne kadar katkısı olacaktır?..

Yönetimlerin ihtiyacı doğru bilgilenmedir

Doğru bilgi son derece önemli... Çünkü yanıltıcı bilgiler ortaya atıldığında toplumu şaşırtıyor ve birileri işlerini yürütüyor. Danıştay saldırısının gerçekleştiği günlerde şimdiki ADD Genel Başkanı, o günkü Danıştay Başkanvekili Tansel Çölaşan’ın, olayı “uydurduğu sloganlarla” çarpıtarak anlatması ve saldırganın yanında Danıştay’ın “başörtüsü kararıyla” ilgili Vakit gazetesinin bir haber küpürünün bulunması, olayı “inanan insanların” üzerine yıkmaya çalıştıklarının belirtileriydi... Bu nedenle dönemin Devlet Bakanı Cemil Çiçek, hayatını kaybeden Danıştay hakiminin cenaze namazında saldırıya uğramaya ramak kalmıştı. Eğer Danıştay saldırısında saldırgan yakalanıp doğru bilgilere erişilmeseydi daha kötü gelişmelerin olacağı kesindi...

Sağlıklı bilgiler savcıların yapacağı soruşturmalar için gerekli, ancak ülkeyi yönetmekle görevli siyasi irade için daha çok önemlidir. Hem siyaseten istikrarın devamı sağlamalı hem de saldırıların nereden geleceği bilinmelidir. Bir kurumun başındaki yetkiliden bilgi ve belge saklandığında ne gibi sonuçların ortaya çıktığını gördük, görüyoruz. Geçmişte ihtilallerin olacağı istihbar edilmiş ancak iktidarlara bilgi verilmemiştir. Yeni dönemde MİT’in, TSK’nın ve Emniyet’e ait istihbarat birimlerinin birlikte çalışacaklarının bilgisi toplumu mutlu etmişti.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açıklamalarına göre özel yetkili savcı “soruşturmanın gizliliğini ihlal” ve “amirinden bilgi gizleme” nedeniyle görevinden alınmış; bu gibi durumlarda izlenmesi gereken yolu izlememiş... Başsavcılık’tan bir yetkili tarafından “Fosforlu kalemle çizili belgelerin basına yansıması, doğrudan soruşturma dosyasının içeriğinin sızması anlamına geliyor” açıklaması yapılmış.

MİT müsteşarlığına Hakan Fidan atandığında siyasi iradenin yerinde bir kararı olarak kabul edildi ve hepimiz umutlandık. Ardından Müsteşarın basına verdiği brifingle toplum olarak “güvenebileceğimiz bir kurum” olmaya namzet gördük. Sadece millet iradesini önemsemeyenler bundan rahatsız oldular; bir de İsrail... İsrail bu atamayı açık olarak eleştirdi. Bu günkü gelinen noktada öyle anlaşılıyor ki, ülkemizin iç ve dış düşmanlara karşı uyanık olmasını sağlayacak kurum olma yolundaki yeni MİT’in oluşumuna karşı olanlar boş durmuyorlar... Bu gibi odakların MİT’in dışından olacağı gibi içinde de bulunabileceği ortadadır. KCK operasyonlar sonucunda MİT mensubu da olsalar suçlular mutlaka yargı önüne çıkartılmalı, ancak milletin hayati kurumu yıpratılmamalıdır. Bu başta MİT mensuplarının görevidir.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şefik Dursun Arşivi