M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

MUCİZE VE DİN EDİTÖRLÜĞÜ

MUCİZE VE DİN EDİTÖRLÜĞÜ

Kelimeler, hiç şüphesiz bir milletin kültürünü, medeniyetini oluşturur. Dil devrimiyle birlikte nasıl bir kültür değişikliği yaşadığımızı biliyoruz. Bir yandan batıdan ithal yabancı kelimelerin istilası, öte yandan kendi kültür dünyamızdaki kelimelerin yanlış kullanımı, bugün bizi acayip ve garaip bir millet durumuna düşürdü. İşte bu yanlış kullandığımız kelimeler dizisinden bir tanesi de: mucize.

Oysa mucize, çok özel bir kelime. Benzerini getirmekte insanların aciz olduğu her şeye mucize dendiğini biliyoruz. Mucize’nin kaynağı vahiy olmakla birlikte onu özel kılan şey peygamberler eliyle gerçekleşmiş olmasıdır. Mesela, Hz. İbrahim’in ateşte yanmaması, Hz. Musa’nın asası, Hz.Süleyman’ın mahlukatla konuşması, Hz.İsa’nın ölüleri diriltmesi bunlardan bazılarıdır. Hz.Peygamber efendimizin mucizesi de Kur’an-ı Kerim’dir. çünkü onun benzerini getirmede de insanlar aciz kalmışlardır.

Günümüzde medyanın haberlerde sıkça öne çıkardığı ve halkımızın da gayet rahatça kullandığı mucize kelimesi o kadar ayağa düşürüldü ki, vakayı adiyeden sayılan normal ve sıradan şeyler dahi önümüze mucize diye çıkarılabiliyor. Hani mucizeler insanları aciz bırakacaktı! Oysa bu tür mucizeleri meydana getirmekte insanlar hiç de aciz kalmıyorlar!?..

İşte size günümüzden birkaç mucize örneği! Ekonomik krize rağmen vatandaşın hala ayakta kalması ve yaşam mücadelesi vermesi bir mucize!.. Onuncu kattan düşen işçinin burnu kanamadan kurtulması yine mucize!.. Trafik kazasında ailesinin tamamı ölen bebeğin hayatta kalması da bir mucize!.. Kimse ihtimal vermediği halde G.Saray’ın son beş hafta içinde Fener’in elinden şampiyonluğu alması başka bir mucize!.. Şimdi de 2008 Avrupa Şampiyonasında milli takımın son dakika skorlarıyla elde ettiği galibiyetler bambaşka bir mucize!..

Mucizeleri bu kadar basit ve sıradanlaştırdığımız zaman, peygamberlerin eliyle zuhur eden o mucizeleri nasıl anlayacak ve anlatacağız peki!?

Bu kavram yanlışlığı bir gerçeği ortaya çıkarıyor. Medyamıza, bu tür haberleri tashih edecek din uzmanları, din editörleri gerek! Akşam Gazetesinden Nagehan Alçı’nın 28.05.2008 tarihli “Medyaya din editörleri gerek” başlıklı yazısı, tam da bu ihtiyacı dile getiriyordu. O yazının akabinde bir-kaç köşe yazarının bu konuya eğildiğini gördüm ama beklediğim netice hasıl olmadı.

Dış dünyada en ciddi medya organlarında din editörleri en önemli konumda görev yaparlarken; Türkiye’de ekonomi, siyaset, sanat, spor, müzik, dış politika, sinema vs. gibi türlü çeşitli dallarda editör bulunduran medyanın din uzmanı veya editörü bulundurmaması hatta buna ihtiyaç hissetmemesi çok acıdır!..

İslami duyarlılığa sahip yayın organlarının ilk adımı atarak bu göreve uzman ilahiyatçılardan din editörü ataması diğer kuruluşlara örnek olacaktır.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi