Cemal Nar

Cemal Nar

Mutabakat Ama Nerde?

Mutabakat Ama Nerde?

Ne oluyoruz? Hukuka saygı nerde kaldı? Devlet ve demokrasi bu kadar ucuz mu? Kişiler ve kurumların değeri yok mu? Kişilikler, haysiyetler, şerefler, izzet ve onurlar bu kadar kolay mı yok sayılır?

Herkes hakkını ve haddini bilmeli. Kim olursa olsun, hangi kurum olursa olsun, kanunların kendilerine vermediği yetkileri, özellikle de bu aziz milletin, düşmanlarına karşı kullansın diye verdiği emanet güce dayanarak, kullanmaya kalkışmamalı. Kimse millete kafa tutamaz. Kısa vadede tutsa da, uzun vadede asla tutamaz.

Ortam gergin. Ortam vahim. Ortam fevkalade ciddi. Herkes teyakkuz halinde.

öyleyse herkes kendi hak ve hukukunu korumanın meşru yol ve yordamını düşünmeli, danışmalı, bu konuda başkalarıyla iş birliğine gitmeli, gerekli hazırlıkları yapmalı.

Millet sabırla bekliyor. Sağduyu bekliyor millet. Bu zamana kadar kendini yok sayan, hatta kendini tehdit eden densizliklere sustu. Sokaklarda kendine hakaret eden üç beş düşüncesizi muhatap bile almadı. Değmezdi zaten. Aldatılmış yığınları da sabırla sineye çekti. Sokaklara inen ve saygısızca gövde gösterisinde bulunanlara, “biz daha kalabalığız” demedi. Olgun davranarak zaman içinde kandırıldıkları anlamaları bekledi.

Beklediğine de değdi doğrusu. Birçok insan, “o kalabalıklar, başka amaçlar içinmiş, ne işimiz varmış oralarda?!” diyerek özeleştiri yaptılar ve hatalarını kabul ettiler. Atalar ne güzel demişler: “Ahmak çabalar, iş olacağına varır.”

Ama işin boyutları tahammül sınırını aşmaya başladı. Bu noktadan sonra herkes ağzını açarken veya adımını atarken, iki kere düşünmeli. Kavga çıkarmak isteyenler, eskisi gibi, “biz bağırır çağırırız, halk olgun davranır, bizim seviyemize inmez, bizim kabadayılığımız yanımıza kar kalır, biz de kendimizi tatmin etmiş oluruz” dememeli artık.

Koskoca bir parti yöneticisi Mustafa özyürek hala mızmızcı çocuklar gibi, “Abdullah Gül benim cumhurbaşkanım değil” diyor. Kendine gel be adam! çocukluk çağınız geçmedi mi sizin?

Tutturmuşlar bir “mutabakat”, bir “uzlaşma”, bir “azınlık hakları”…

Yeter bu ülkeyi gerdiğiniz! Allahtan korkmuyorsanız, bari milletten utanın. Ak Partideki sayı sizde olsa, “gelin cumhurbaşkanını beraber seçelim” der misiniz muhalefete? Bir yere bir adam atarken, “sizin adayınız kim?” diye sorar mısınız? ömrünüzde bir kere yaptınız mı bunu? Sizi bilmiyor muyuz biz? Kendiniz için istemediğinizi, el için istemeye utanmıyor musunuz? Dilenmenin bile bir raconu vardır herhalde.

Beyler, mutabakat “Anayasa” ve “yasalar”dır. Başka yerlerde mutabakat olacaksa bunlar niye var? Atın gitsin öyleyse!

Herkes biliyor ki, ülke bunlarla yönetilir. Düzen bunlarla sağlanır. Bir iş bunlara uygunsa, mutabakat sağlanmış demektir, kimse itiraz edemez.

Hükümet, yasa olan işlerde uzlaşma ihtiyacı duymuyorsa, hakkıdır. İşinize gelmiyorsa halka şikâyet edersiniz, kendinizi anlatırsınız, sizi seçerlerse, aynısını siz de yaparsınız. Demokrasi kültürü budur. Yoksa, yasalara uygun seçilen Cumhurbaşkanına “Benim Cumhurbaşkanım değildir” demek midir demokrasi kültürü? Hani yasalar herkesi bağlardı? Nerde kaldı ilkeli olmak?

Herkes niyeti ve çabası kadar değerlidir. Bu millet hayır için çalışanı da, şer için çalışanı da bilir ve yeri gelince değerlendirir. Bir şey daha var; halkın tamamını aldatmak asla mümkün değildir. O yüzden zulüm payidar olmaz, batıl yok olmaya mahkumdur. Elbette hak eninde sonunda yerini bulur.

Atalar doğru demişler: “Ahmak çabalar, iş olacağına varır.”


Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi