Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Ben Kemalist olsaydım...

Ben Kemalist olsaydım...

Mutlu haberi ajanslar geçti... ‘Atatürkçü Düşünce Derneği’nin hafta sonundaki tartışmalı kongresinde önemli bir ‘tasfiye operasyonu’ gerçekleşmiş.

Bu gidişle ‘değişmez, değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez genel başkan’a dönüşecek olan emekli general Şener Eruygur, bazı yasakçı rektörleri listeye almamış.

Kimler girememiş listeye?

Ferit Bernay... Biz bu arkadaşı, Ondokuzmayıs üniversitesi’ndeki yararlı çalışmalarından hatırlıyoruz.

Hakkında yığınla suçlama vardı.

Soruşturma da açılmıştı... Ferit Bey’imiz, akraba ve yandaşlara üniversitede iş kapısı açmakla suçlanıyordu.

İşin bir de ‘mahkeme safahatı’ vardı yanlış hatırlamıyorsam.

Detaya ilişkin bilgim yok ama, Teziç yönetimindeki YöK, uzun süre bu suçlamalara seyirci kaldı. Soruşturma açma gereği bile duymadı. Dolayısıyla Ferit Bey’imiz, masum olduğunu ispatlama imkanından mahrum bırakılmış oldu.

Listeye giremeyen ikinci talihsiz isim, Gazi üniversitesi Rektörü Kadri Yamaç...

Hakkında fazla bilgiye sahip değilim ama, Kadri Bey’imiz, ‘Kimin öğrencilerle hangi gün hangi saatte ne konuştuğundan, hangi hocanın kimlerle ne tür görüşmeler yaptığından sesli olarak haberdarım’ demiş, diyebilmiş bir öğretim görevlisidir.

Tıp Fakültesi eski dekanı Prof. Haluk Tokuçoğlu, bu beyan üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Sonra konuyu YöK’e taşıdı.

Sonra ne mi oldu?

Ne olacak? YöK, Yamaç’ın sözlerinin yanlış anlaşıldığını ve kendisinin istihbaratla bir bağlantısının bulunmadığını ileri sürerek soruşturmaya gerek olmadığına karar verdi.

Listeye giremeyen üçüncü talihsiz isim ise, Prof. Fatih Hilmioğlu.

Bu arkadaşımızı da İnönü üniversitesi’ndeki göz yaşartıcı ‘vatan müdafaası’ndan tanıyorsunuz.

Başbakanı ‘başbayi’ diye aşağılayan, siyasilere ağza alınmayacak küfürler yağdıran bu değerli bilim adamı, Denktaş’lı, Perinçek’li, Sinan Aygün’lü Kıbrıs mitingine ‘bedava’ tarafından öğrenci taşımıştı.

Hakkında bir sürü de yolsuzluk suçlaması vardı.

Teziç başkanlığındaki YöK, Hilmioğlu konusunda da oralı olmadı.

Bir de bu arkadaşımızın başkanlık ettiği ‘üniversite senatosu’ var ki, tam ‘devrim konvansiyonu’ işlevi görüyordu. Bu senatonun ‘hukuk dışılığı’ savunan müteaddit bildirileri, hukuk hassasiyeti yüksek hiçbir Cumhuriyet Savcısı’nın dikkatini çekmedi. Ne yazık ki çekmedi.

İnanmayacaksınız ama, dünya durdukça yaşayacak ‘ikna odaları’nın mucidi, İstanbul üniversitesi eski Rektör Yardımcısı, yeni CHP Parti Meclisi üyesi Prof. Nur Serter de ‘liste dışı’ kalmış.

Buna da sevinmeli mi, üzülmeli mi, bilmiyorum.

Bazıları, ADD’deki bu tasfiye operasyonunun ‘hayırlara vesile olacağını’, antidemokratik kişiliği belgelenmiş eşhasın ayıklanmasıyla derneğin daha demokrat bir hüviyet kazanacağını öne sürüyor.

Ben de öyle olmasını isterim ama, Şener Eruygur unsurunu ne yapacağız?

Kemalist retoriğe iman etmiş bir ‘müntesip’ olsaydım, tasfiye edilen isimlerden önce Eruygur’a itiraz ederdim.

İsmi sürekli darbe cuntalarıyla anılan Eruygur, çünkü, Atatürkçülüğün bir ‘darbe ideolojisi’ olarak algılanmasına yol açıyor. Bilerek ya da bilmeyerek...

Bu daha ne kadar böyle devam eder, bilmiyorum.

Elbette bu ülkede ‘Atatürk’ ve ‘darbe’ eşleştirmesinden hoşlanmayan birileri çıkar bir gün; Atatürkçülüğün aynı zamanda ‘muasır medeniyet’ hedefi olduğunu hatırlamamızı sağlar.

Henüz umudumu yitirmedim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi