Cemal Nar

Cemal Nar

Terbiyesiz İlim

Terbiyesiz İlim

İlim insanı karanlıklardan aydınlığa çıkarır, amenna.

İlim bir kılavuzdur, yol gösterir insana, bilmediği yollarda şaşkınlıktan kurtararak içini rahatlatır insanın, amenna. Huzur verir insana, amenna.

Nerde ne yapacağını bilmenin vermiş olduğu güvenin tadına doyum olmaz elbette. O yüzden ilim gibisi var mıdır? Onu Allah da övüyor, Resulullah (sav) da.

Ama dostlar, bir hakikat da vardır ki, ağyar olmasa da biz ilimsizlikten, bilgisizlikten daha çok bugünlerde bilgiyi amele dönüştürememekten, nefsimizi terbiye edememekten, Kur’an ve sünnette işlenen İslamî kişiliği kazanamamaktan perişanız biraz da.

Birisi kalkar da "bu da cehaletten” derse, ona da amenna.

Fakat bilgiyi amel ve terbiyeye dönüştürememenin bizi perişan etmesine artık oturup seyirci kalamayız. Hem “Müslümanlar parça parça olmuşlar, her parça kendisiyle meşgul, bir başkasını Müslüman kabul etmemekte veya en azından ilgilenmemektedir. Meşreplere, mezheplere, mesleklere ayrılmışız. Grup grup, parti parti, hizip hizip, cemaat cemaat olmuşuz” diye şikayet ediyoruz, hem de kendimiz bundan asla vazgeçmiyoruz.

Oldu mu ya?

Tamam, artık kendimizi cezalandırarak bundan dahi şikayet etmeyelim. Şikayet edip te kendimiz bile aynı şeyi yaptıktan sonra, artık onu da terk edelim ki, gerekeni başka bir şekilde yapabilelim.

Nedir o şekil?

Kabul edilir veya edilmez, teklifim şu; “ya ‘bunda da vardır bir hayır diyerek’ o hayrı bulmaya veya görmeye gayret edelim, veya ‘tamam, nasıl olmuşsa olmuş, sonuçta parça parça olmuşuz. Artık ortada böyle bir gerçek var. Hiç olmazsa bunu kabul edelim de hiç olmazsa bundan sonra düşman dururken bari birbirimizi yok etmek için kendi kendimizle savaşmayalım. Hiç olmazsa akıllı olalım da enerjimizi kendimizde bitirmeyelim, yok yere kavga etmeyelim” diyelim.

Evet, bu da bir eksikliktir, bu bir zarardır, ama bari bundan sonrasını düşünerek daha fazla zarar etmeyelim. Tamam, bu yara acı veriyor, ama neylersin, hiç olmazsa daha fazla derinleştirerek kanatmayalım. Hiç olmazsa mevcuttan daha geriye gitmeyelim Allah aşkına.

“Müslümanlar birbirlerinin kardeşleridir.” Buna inanmayan mümin olamaz. “İnsanlar mümin olmadıkça cennete giremez. Birbirini sevmedikçe de mümin olamazlar.”

Onlara bunu öğreten Peygamberimiz (sav) birbirimizi sevebilmemiz için selamı aramızda yaymamızı emir buyurmuşlar. Dargınlığı, küs kalmayı yasaklamış, sevgiyi yerleştirmek için onca fiilî vazifeler vererek tavsiyelerde bulunmuşlardır.

İyi de, “Allah ve Resulü şöyle buyurdu” demek maalesef yetmiyor. Onlar bir işi, “buyruk yerine gelsin” diye emrederler. Bunu iyi düşünüp değerlendirmemiz gerekir. İtaat etmediğimiz bir Allah’a ve Resulüne iman etmenin ne faydası vardır aslında?

Biliyorum, birileri nasihat etti diye kimse kendi cemaatinden vazgeçmeyecek.

Tamam, vazgeçmesin, tamam, çok sevsin onları, tamam, çok çalışsın onlar için, tamam çok fedakarlıkta bulunsun, ama ne olur, hiç olmazsa başka Müslümanlara karşı da kalbinde kin ve düşmanlık beslemesin, hasetlik içini, kıskançlık amelini yiyip bitirmesin.

Artık bu kadarını olsun istemek herkesin hakkıdır birbirinden değil mi?

Kaldı ki bunu icbar eden sebepler de vardır.

Ne gibi mi?

Yazı uzadı, geleceğe bırakalım.



Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi