Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Ayasofya açılabilir mi?

Ayasofya açılabilir mi?

Ayasofya’yı Türkiye’nin hâkimiyet miyarı gibi görürürüm. Tam hükümransak, Ayasofya ibadete açılır.

Türkiye Lozan’da, güya istiklâlini Avrupa ülkelerine tasdik ettirir. Türkiye’nin müstakilliği, tam bağımsızlığı bir mütearife gibidir. Yani tartışılmaz doğru!

Gerçekten böyle mi?

Türkiye istiklâline kavuşur ama, İstanbul’u başkent yapamaz!

İngiliz Hariciye Nazırı Lord Kürzon’un daha 1919’da yaptığı tavsiyeye uyar büyüklerimiz. Nedir o tavsiye? “Türkler İstanbul’a sahip olabilir, fakat asla başkent yapamaz.”

Lordumuz sadece bunu söylemekle kalmaz. Kopya da verir: “Mesela Bursa veya Ankara olabilir!”

Müstakil, “tam bağımsız” Türkiye kendi başkentini seçemez. Hilafeti koruyamaz! Kendine mahsus dış siyaset takip edemez.

Neden? 19. Yüzyıl’ın sonlarından itibaren İngiltere’nin baş düşmanı Osmanlı ve Osmanlı halifesidir.

Lozan’da Osmanlı’nın defteri dürülür, bu “şeref” Türklere verilir!

O andan itibaren, hatta 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılmasından itibaren hilafetin kaldırılması beklenmelidir!

Yeni Türkiye batı ile doğu arasında etkisiz, ufak tefek bir tampon devlet olacaktır.

Biliyorum bu söylediklerim 10. Yıl Marşı’na asla uymaz.

İngilizlerin düşmanları, Türkiye’nin de düşmanıdır artık: Osmanlı, hilafet ve tekkeler...

Tekkeler, tarikatlar bütün âlem-i İslâm’da emperyalizme direnişin kaleleridir. Bu kaleler çökertilmeden İngiliz kendini rahat hissetmez.

Tekkeler, tarikatlar neden kaldırıldı? Siz kanuna, kanunun gerekçesine boşuna bakarsınız.

Galip psikolojisinin yerini mağlup psikolojisi alır.

Galip ne yapar? İstifini bozmaz. Kılığını, kıyafetini, kurumlarını sahiplenir, kimliğini korur ve bütün dünyaya bu heyet-i umumiye ile görünür.

Mağlup ne yapar?

Galibi taklit eder!

Türkiye’de taklitçilik hiçbir devirde, cumhuriyetin ilk dönemindeki zirveyi yapamamıştır.


Türkiye’de neden Latin alfabesine geçildi? “Efendim okuma yazmayı güçleştiriyordu, ilmi engelliyordu” vs. vs.


Külahıma, kepime, bereme, papağıma, kalpağıma, kabalağıma konuşun siz!


Türkiye, İngiliz’in düşmanı İslâm’la arasına mesafe koymak için alfabe değiştirdi. Dil de değiştirecekti. Latin alfabesini Türk alfabesi olarak yutturmak belki mümkündü, fakat İngiliz’in dilini “Yeni Türk dili” diye yutturmak imkânsızdı.


Türkçe’ye veda etik, ama İngilizce’ye geçemedik. Belki de daha kötüsünü yaptık, öztürkçeye geçtik!


Zihnimiz tarümar oldu!


Ayasofya, Osmanlı’nın hakimiyet sembolü idi. Fâtih, İstanbul’u aldıktan sonra Bizans imparatorunun mülkü olan Ayasofya’yı savaş hakkı olarak aldı, camiye tahvil etti ve ilk cumayı orada kıldı.


Osmanlı sona erdiyse, onun hâkimiyet sembolü olduğu gibi kalabilir mi? Türkiye uzun süren beklentileri 1934’te karşıladı. Ayasofya’yı ibadete kapatı. Daha ilerisini yapamazdı, yani kiliseye çeviremezdi.


Şimdi Ayasofya açılabilir mi?


Türkiye kendini ne kadar hükümran devlet sayıyor? Eğer tam hükümransa, açar; değilse, yapacak bir şey yok!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Asım Yenihaber Arşivi