“Yargı bağımsızdır abiler!” Ona asla karışılmaz, müdahale edilmez, edilemez...

28 Şubat’ta bu lafları çokça duymuştuk...

Bağımsız yargı nedense hep Milli Nizam Partisi’ni, Milli Selamet Partisi’ni, Refah Partisi’ni...filan kapatıyordu.

Emniyetsiz Emin veya itinin Paşası Bekir sövüp saydığı zaman bu “eleştiri” sayılıyor, biz edeplice yazdığımız zaman 312’si birden dava açıyor ve trilyonluk tazminatlara hükmediliyordu....

Eh yargı bağımsız ya; olur böyle şeyler!

Böyle şeyler olurken meğer başka, hatta bambaşka şeyler de olup duruyormuş.

Mesela ne oluyormuş?

“Çevik Bir” nam jeneral mahkemelere emirnameler yazıyor, onlar da işi bitirip “arz olunur” diye cevaplar veriyorlarmış!

Malûm, bağımsız yargıçlarımız otobüslerle Genelkurmay’a taşındılar ve orada brifinge tâbi tutuldular. Bu tarihten sonra birçok mahkeme, hukuka göre değil, “brifing kriterlerine” göre verir olmuş.

Darbecilerin emirlerine “başüstüne” demeyen hakim ve savcılar sürgüne gönderilmiş.

Batı(ık) Çalışma Grubu ve onun devamı Başbakanlık Takip Kurulu’nun fişlemeleri yüzünden çok sayıda hakim ve savcı soruşturmaya tabi tutulmuş, gazetelerde teşhir edilmiş.

“28 Şubat’ın medyası” sıfatını en çok hak eden gazetelerden Cumhuriyet’te Ekim 1998’de bunun haberi bile yapılmış. “Yargıda büyük soruşturma” başlıklı haberde, Edirne’den Malatya’ya, Konya’dan Ağrı’ya 40 adli ve idari yargı hakimi hakkında isim isim soruşturma açıldığı bilgisi yer alıyormuş. Soruşturma Başbakanlık Takip Kurulu’na gelen fişleme bilgilerine göre sürdürülmüş.

Kural belli: Önce fiş, sonra mafiş!

Bakındı fişlere: “Tarikatlarla bağlantılarınızın olduğu, tarikat örgütlenmesinde rol aldığınız ve kadın eli sıkmadığınız, haremlik-selamlık uyguladığınız tespit edilmiştir!”

İşte o, zaman yandın!

Sürgünlerden sürgün beğen! Ya da istifanı ver paçayı kurtar, kurtarabilirsen!

Bir asliye hukuk hakimine sorulan soruya ne buyrulur: “Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanı olduğu dönemde belediye binası önünden neden geçtin?”

Yan yattın, çamura battın ve yahut da, dinî radyo dinledin!

“Sosyal ve ailevi yaşantınız ile eşinizin benimsediği çağdaş olmayan giyim tarzı itibarıyla, laiklik karşıtı düşüncelere yakınlık duyduğunuz hususunda kanaat uyandırdınız.”

Biliyorum, bu örnekler karşısında kendinize hakim olamıyorsunuz! Hakimler de 28 Şubat’ta kendilerine pek hakim olamadılar. Çünkü tahakküm altındaydılar!

Bu sebeple, 28 Şubat sürecinde görülen bazı davaların yeniden açılması şart. Bakalım, o günleri de görecek miyiz?