Akif Emre

Akif Emre

Molla Gürani'ye karşı Google hazretleri

Molla Gürani'ye karşı Google hazretleri

Reklam ile tanıtım arasındaki ayrımı belirleyen temel şey nedir? Bir ürünün tanıtımı, duyurusu ile reklamı arasındaki ince çizgiyi belirleyecek ölçülere sahip miyiz? Tüm değerlerin metalaştığı bir dünyada buna kolaylıkla cevap vermek zor.

Tüketim toplumunda yüklendiği misyona geçmeden önce onun insan bilincinde yaptığı sarsıntıya işaret etmek zorundayız. Reklamın ne olduğundan hareketle diğer etkinliklerden farkını ortaya çıkarabiliriz. Mesela, reklam sahte hakikatler sunar. Sahte gerçeklerin prizmasında kırılan hakikat ışığı, insanın varoluşsal bilincini şekillendirir.

Reklam insan iştahasını ayartmak üzere kurgulanır; bunun için de saptırmayacağı hiçbir hakikat, hiçbir anlam silsilesi yoktur. Tam bu noktada kapitalizmin ruhuna dokunursunuz. İnsanı "tüketen hayvana" dönüştürmenin en sanatımsı buluşudur.

Gerek yazılı gerekse görsel reklamın içerik ve yaratıcılık anlamında felsefi derinliği ima eden yanı, aslında tüketim toplumunun düşünceyi yavanlaştıran, tecime elverişli hale getiren en yaygın biçimi değil midir? Reklamın sahte gerçekler inşa ederken hakikati katletmesidir asıl sorun.

Modern dünyanın, serbest piyasanın bize sunduğu Felsefi derinlik imajı veren reklamlarla, yavanlaşan, derinliksiz düşünce ve sanat eseridir.

Reklam deyip geçtiğimiz çığırtkanlıkların hayatımızı, bilincimizi, geçmiş ve gelecek tasavvurumuzu nasıl etkileyebileceğine örnek olarak, çok da "masum" niyetlerle hazırlanmış bir reklam/tanıtım filmi tam bu yol kavşağında duruyor. Milli Eğitim Bakanlığı'nın başlatmayı planladığı, okullarda bilgisayar destekli eğitimi içeren "Fatih projesi"ni tanıtan film, ismini çağrıştıracak şekilde tarihe yolculukla başlıyor. Sultan Fatih yanında hocası ile elinde tablet bilgisayarlı bir çocukla karşılaşıyor... Eğitimde teknolojik desteğe vurgu yapılan projenin filminde, takma sakallı Fatih bir hayli göze batıyor olsa da asıl sorun daha derin.

Bilginin parmaklarının ucu kadar yakın olduğu ana fikrine vurgu yapan sahneler bir yana Fatih'in hocasının tablet bilgisayarın maharetleri karşısında alıklaştığı sahne üzerinde durulmalı. Teknoloji gösterisi karşısında alıklaşan Molla Gürani ile tüm fetihlerin bu buluş karşısında adeta boş olduğunu ima eden Fatih'in tavrı üretilmek istenen yeni insan tipinin habercisi. Bilgiye bir parmak dokunuşu kadar yaklaşan, hakikati Google hazretlerine (!) sorarak öğrenen, tüm bilgi ve hikmet bağlantısı internet erişiminden ibaret bir neslin idealize edildiği bir tipoloji ortaya çıkıyor.

Öte yandan yeni bir tarih kurgusu inşa edilerek adeta gelecek üzerinde teknoloji mitosu üretilerek ilerlemeci tarih algısının öne çıkarılması da başka bir önemli sapma. Tarihi ilerlemeci düz çizgide algılayan, bilgi ve hakikati maddi tezahürlere hasreden, hikmet, irfan boyutunu dışlayıcı pozitivist bir resim ortaya çıkıyor.

Gürani ya da Akşemseddin tipolojisinde, mühendislik, ya da pozitif bilimler anlamındaki donanımdan çok (onlarla birlikte) hikmetin, edebin, ahlakın, bilgeliğin öne çıktığı değer temelli bir hiyerarşiye vurgu yapılır. Tanıtım filmi, tüm bunları bir dokunuşla yerle bir eden, geçmişi adeta alıklaştıran bir mesaj yüklü. Yeni insan tipi ve teknolojik harikalar diyarı resmediliyor...

28 Şubatta "İşte çağdaş Türkiye..." diyen Demirel'e neden kızmıştı muhafazakar kitle, merak ediyorum.

Reklam reklamdan ibaret değildir. Reklam bir ideolojidir. Reklam aynı zamanda piyasadır. Molla Gürani'ye karşı Google hazretlerini ikame eden bir hakikat kavrayışı, hakikatle kurulan ilişki biçimidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Akif Emre Arşivi