Haşmet Babaoğlu

Haşmet Babaoğlu

Senin dünyan ne kadar?

Senin dünyan ne kadar?

Nar filmini seyredeli epey oldu.
Ama filmin kahramanı Deniz'in elini karşısındakinin suratına uzatıp iki parmağı arasında kısacık bir mesafe bırakarak... "Nereden bileceksin ki, senin dünyan şu kadarcık!" diye haykırdığı sahne hâlâ gözümün önünden gitmiyor.
Nasıl bir aymazlıksa artık...
Nasıl bir üstünlük yanılsamasıysa...
Falcı kılığında evine giren yoksul bir kadın tarafından uyuşturulup "iktidarı" elinden alındığı sırada bile ihtiyacı olan enerjiyi karşısındakinin dünyasını küçümsemekte buluyor.
Oysa birkaç dakika sonra olaylar öyle gelişiyor ki...
Deniz de aynı sözleri hayat arkadaşından işitiyor: "Yıllardır şu kadarcık bir dünyada yaşadın!"
***

Sosyal sınıf nişanesi gibi bir şey olup çıktı bu boş böbürlenmeler, bu hain küçümseyişler!
Sanki birileri şuna inandırıyor insanları...
Üst sınıftan olunca, iyi bir işin veya eşin olunca, malın mülkün çoğalınca, "dünya" da büyüyor; sığlığın yerini derinlik, cahilliğin yerini kültür alıyor!
Bir de şuna inananlar var.
Tecrüben fazlaysa, hayatın da dolu dolu geçmiş demektir!
Oysa, yalan bunlar!
Acının en küçük fiskesinde...
Gerçekle en küçük yüzleşmede tuzla buz olup dağılıveren yalanlar!
***

Çıplak gerçek şudur ki...
İster para, ister eşya, ister hayat tarzı, isterse bilgi olsun...
Sahip olup biriktirdiğimiz, üst üste ve yan yana eklediğimiz ne varsa...
Asla acıyı yenemez...
Ömür boyunca bizi hayal kırıklıklarına uğramaktan korumaya güçleri yetmez.
Zamanı durduramaz!
Bu "dünya"ya büyük diyen, yaşadığı ne varsa büyüten modern insanın küçüklüğüne acımaktan ötesi gelmiyor içimden.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Haşmet Babaoğlu Arşivi