D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Surda gedik açan şair...

Surda gedik açan şair...

İstanbul’un Fethi kutlamaları ile Necip Fâzıl’ın doğum/vefat yıldönümü dolayısıyla yapılan toplantılar âdeta birbirine karışıyor! Tıpkı 12 Mart İstiklâl Marşı ve Mehmet Âkif’i anma günü faaliyetleri ile 18 Mart Çanakkale zaferi toplantılarının iç içe geçmesi gibi.

Türkiye’nin 2012’deki yönetim kademelerine bakanlar, Necip Fâzıl’ın yakınında bulunmamış, onun konferanslarını takip etmemiş, eserlerini okumamış, velhasıl Üstad’dan beslenmemiş bir tek isim bulamazlar.

Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes

Ey kahpe rüzgâr artık ne yandan esersen es!

Necip Fâzıl, gerçekten surda gedik açtı. 40 yaşına kadar büyük şair ve sanatkâr olarak ün yaptıktan sonra zorlu bir fikir mücadelesine atıldı. Bu mücadele Türkiye’nin Cumhuriyet’ten sonra içine sokulduğu kendi manevî-kültürel yapımıza, -üstadın tabiriyle- “ruh kökümüze” aykırı yapılanmasının tasfiyesi mücadelesiydi.

Resmî ideoloji dışında düşünme ve bunu alenen ifade etmenin imkânsız kılındığı tek parti döneminde alenî bir fikrî/siyasî muhalefet ortaya koymak için yola çıkan Necip Fâzıl 1943’te Büyük Doğu dergisini yayınlıyarak güçlü bir çıkış yaptı. Necip Fâzıl zor bir mücadeleye atıldığının farkında idi, hatta bu mücadele için hayatını ortaya koymaktan söz ediyordu; fakat bu zor mücadelenin kısa sürede sonuçlanacağı iyimserliği içinde idi. Vazife tamamlandıktan sonra tekrar saf şiire dönebileceğini sanıyordu.

Necip Fâzıl hayatının bundan sonrasını tamamen mücadele içinde geçirdi. Saf şiir yazma fırsatını ancak artık dergi ve kitap yayınlayamadığı, konferans veremediği, gözlerinin görmediği hayatının son günlerinde bulabildi! Necip Fâzıl Büyük Doğu dergisi ve kitaplarıyla olduğu kadar bütün Türkiye’yi dolaşarak verdiği konferanslarıyla da güçlü bir tesir meydana getirmişti. Konferanslarında esas olarak dindar “mukaddesatçı” bir gençliğin fikrî hamulesini oluşturmaya, istikametini tayine çalıştı. Bir taraftan İslâmî şuur ve güçlü bir peygamber sevgisi telkin ederken, öte yandan, millî tarihin mefahir tarafını öne çıkararak ve süren kötülükleri vurgulayarak güçlü bir millî şuur uyandırdı.

Necip Fâzıl’ın hayatını adadığı mücadele sonucu, kendi ifadesiyle “surda bir gedik açtı”. Bugün Türkiye’yi yönetenler ona çok şey borçlu. Onun açtığı gedik olmasa idi, bu sonuca ulaşmak da mümkün olmazdı. Bu yüzden Üstad’ın Türkiye’nin öncü bir düşünce ve hareket adamı olarak hiçbir zaman unutulmaması/unutturulmaması gerekir.

Üstad’ın ölümünün üzerinden 29 sene geçti; bu bir nesil demek... Bugün üniversite bitirmiş, iş güç sahibi olmuş genç bir kitle ve ondan sonrakiler Necip Fâzıl’ı şahsen tanımıyor. Onun fikirlerini, mücadelesini yeterince bildikleri de söylenemez. Bugünkü iktidar, kültürel alanı ne yazık ki, Mehmet Âkif’i, Necip Fâzıl’ı, Nureddin Topçu’yu hakkıyla tanımayan kişi ve kesimlere bıraktı. O yüzden Mehmet Âkif yılında da Nazım Hikmet onların gündemindeydi, önümüzdeki yıl üstadın vefatının 30. Yıldönümü dolayısıyla Necip Fâzıl yılı ilan edilirse, yine gündemleri değişmeyecek!

Bu yıl Necip Fâzıl’la ilgili bir hayli toplantı yapıldı. Bu önümüzdeki yıla bir işaret olabilir. Biz de önce 22 Mayıs’ta Trabzon’da Belediye, Araştırma Kültür Vakfı ve Müftülüğün düzenlediği toplantıda “surda gedik açan şair” başlığı altında onun mücadelesini ve fikirlerini anlattık. 24 Mayıs’ta da Kastamonu Üniversitesi ile Türkiye Yazarlar Birliği’nin müştereken düzenlediği toplantıda “Çanakkale’den Sakarya’ya” başlıklı bir sunum yaptık.

Oturum Başkanlığını TYB Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Fidan’ın yaptığı panelde diğer konuşmacılar, Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Kaplan, Prof. Dr. İbrahim Kavaz ve Prof. Dr. Şükrü Karatepe idi. Vali Erdoğan Bektaş’ın da katıldığı toplantıda, Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Seyit Aydın kısa bir açılış konuşması yaptı.

“Üniversite ve Necip Fâzıl”! Eskiden bu kurum ve bu isim bir araya gelmezdi/getirilemezdi. Kastamonu Üniversitesi böylece öncü bir faaliyete imza atmış oldu.

Bakalım Üstad’ın vefatının 30. Yılı nasıl değerlendirilecek?

Kitap hattı: Edebiyatta Türk’ün düşüncesi. Ercan Yıldırım’ın günümüz edebiyatının fikrî arkaplanını incelediği eseri. Yazar önsözde sağlam tesbitler yapıyor. “Batılılaşma dönemi edebiyatı, batılı hayat algısını meşrulaştırmıştır” diyor. Fikir adamlarının esaslı görüşler öne sürmekte mütereddit kaldıklarını belirtiyor. Ercan Yıldırım’ın kitabı edebiyatımıza fikir penceresinden bakan, zaman zaman eleştiri dozu yüksek yazılardan oluşuyor. (Tel: 0312 475 40 33)



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi