Gafletin ve çaresizliğin…
Ölümün ve acının yeni adresi Dağlıca…

Hain pusular…
Kör kurşunlar…
Ve bin bir emekle…
Bin bir umutla büyütülen gencecik fidanlardan toprağa dökülen kanlar…

Bunun hesabını kim verecek…
Bunun vebalini kim ödeyecek…

Vatan sağ olsun soytarılıkları daha kaç fidanı alıp götürecek…
Dökülen sahte gözyaşları daha kaç ocak söndürecek…

Nice cevapsız sorular, daha kaç kez sorulacak…

İçimiz acıyor…
Yüreğimiz kanıyor…
Kendi kardeşimizden, evladımızdan farkı yok bu canların…

Onlar bizim için ordaydılar…

Vatana musallat olanlara…
Namusumuza göz dikenlere…
Malımıza kastedenlere…
Bizleri bölüp parçalamak isteyenlere…
Yüreği kararmışlara…
Aklını kiralık verenlere…
Vicdan denen en büyük insanlığı ruhundan söküp atanlara…
Çoluk çocuk demeden insanları katledenlere…
Vahşice katliam yapanlara…
Eşkiyalara…
Şakilere…
Gözü dönmüşlere…
İnsanlıktan nasibini alamamışlara…
İnsan kılıklı ruhunu şeytana satmışlara karşı bizim için ordaydılar…

Ey van minutlarla yeri göğü inleten Başbakan…
Ey ortalıkta cesaretten yürekten bahseden Kılıçdaroğlu…
Ey Türk’ün bir damla kanına dünyayı dar ederim diye nutuk atan Bahçeli…
Ey masa başında oturup telefonlarla manşet atan sözde bağımsız medya kuruluşları…
Ey derneklerinde, vakıflarında insanlık, hak, adalet, birlik, beraberlik yazan sivil toplum kuruluşları…
Ey kelli felli sendikalar…
Ey anlı şanlı ağalar, paşalar…

Ölen canlar için nerdesiniz…
Ne yapıyorsunuz…
Ne yapacaksınız…

Bu kanın durması…
Barışın terk ettiği bu topraklara yeniden gelmesi…
Vatandaş için mumla aranır olmuş huzur ve mutluluğun birazcık bu topraklarda yeşermesi için daha ne bekliyorsunuz…

Yeni canların ölmesini mi…
Yeni fidanların büyümeden toprağa düşmesini mi…
Ana rahmine yeni düşmüş bebelerin doğmadan yetim kalmasını mı…
Kınalı ellerin kana bulanmasını mı…
Başını okşamaya doyamadığı annenin evladının başında kara toprağa sarılmasını mı…

Daha neyi bekliyorsunuz?

Onlar şehadet şerbetini içip Havz-ı Kevser’in başında Peygamber’le(SAV) buluşmanın günlerini sayacaklar belki…

Ya sizler…
Ya bizler…
Bizler neyi sayacağız…
Ayakların altına bırakıldığında beyni fokur fokur kaynatan Cehennem ateşine ne kadar hızla yaklaştığımızı mı?