M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Haberlere ve Haber Getirenlere Dikkat!

Haberlere ve Haber Getirenlere Dikkat!

“Ey iman edenler! Şayet fâsık biri size bir haber getirecek olursa onu iyice araştırın. Yoksa, cahilce davranarak bir topluluğa kötülük yapmış olursunuz da sonra yaptığınızdan pişmanlık duyarsınız.”(Hucurat,6).
Fasık, genelde günah işlemeyi alışkanlık haline getirmiş kimseye denir.
Başka bir tanımla, Allah’ın dininin sınırlarını aşmış olan kişidir.
Bu kişi, bazen dinle irtibatını kesmemiş Müslüman biri de olabilir…
Tamamen dinden çıkıp küfre girmiş biri de olabilir... Zira, bu kelime Kur’an-ı Kerim’in ayetlerinde kâfir anlamında da kullanılmaktadır.
Bu sebeple, bu ayetteki “fâsık” kelimesini, her iki anlamda da düşünmek gerekir.
***
Ayetten anlayabileceklerimiz gayet açıktır:
Müslümanlar için haberin kaynağı çok önemlidir.
Bu haberi kim, nasıl, nereden getirmektedir?..
Haberin araştırılması, soruşturulması, doğru veya yanlışlığının mutlaka teyit edilmesi gerekir.
Müslümanlar, hele hele başka bir topluluğa zarar verebilecek haberler karşısında çok daha dikkatli davranmalıdırlar.
Bahse mevzu haberin konusu ile ilgili olarak uzmanların görüşüne başvurulmalı, istişare etmeden acele karar verilmemelidir.
***
Ayetten anlaşılması gereken başka bir nokta da şudur:
Haberi getiren kişi Müslüman da olabilir, kâfir de…
Haberi herhangi bir Müslüman getirirse onu koşulsuz doğru görüp hemen kabul etmek gerekmediği gibi, haberi kafir biri getirdi diye önyargıyla onu reddetmek de gerekmez…
O haberin iyice araştırılması, doğrulanması esas olandır.
Aksi halde, yalan ve yanlış bilgilerle atılacak adımlar ve yapılacak icraatlar, telafisi mümkün olmayan acı sonuçlara yol açar.
Hele o haber, bir başka toplumu veya devleti doğrudan ilgilendiriyorsa, durum çok daha vahimdir.
***
Hiç arzu edilmez ama diyelim ki, iki Müslüman topluluk birbiriyle çarpışma ortamına girecek olursa, diğer Müslümanlar buna asla kayıtsız kalamazlar.
Müslümanların Kur’an’a imanları varsa eğer, elbette ilgili ayetlere kulak verip gereğini yerine getirmekle mükelleftirler.
Aynı surenin 9.ayetinde yüce Allah Müslümanlara şu görevi vermektedir:
“Müminlerden iki grup birbirleriyle vuruşacak olurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri diğerine saldırırsa Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın; şayet Allah’ın buyruğuna uyarsa adaletle aralarını bulun ve adil davranın; çünkü Allah adil davrananları sever.”
***
Sonuç olarak; barışımız da savaşımız da İslam için ve Müslüman’ca olmalıdır.
www.twitter.com/parlakturk

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi