M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Okul Ayırımı Yanlış!

Okul Ayırımı Yanlış!

Okul çağındayken “kıssatün lâ tentehî” başlıklı bir hikâye öğrenmiştik.
Yani, “bitmeyen hikâye…”
Türkiye’de İmam Hatip Okulları da aslında bitmeyen bir hikâye…
Bu hikâyeyi bitirmek isteyenler oldu.
Ama başaramadılar.
Onlar bitti, bu okullar bitmedi.
Bitmesi de mümkün değil!
Çünkü, su kadar, ekmek kadar, hava kadar gerekli bu okullar.
***
İmam Hatip Okullarını gereksiz görenler yok mu?
Elbette var ve bundan sonra da olacak…
Onların varlığı bizi rahatsız etmez.
Bizi rahatsız eden şey, okullar arasında ayırımcılık yapılmasıdır.
Okul ayırımı çok yanlış!
Yasalara göre, sistem içinde bütün okullar devletin okullarıdır.
Ancak, gördükleri derslerin ağırlığına göre farklı isim alırlar.
Bu, dünyanın her yerinde böyledir ve doğaldır…
Bazılarında fen ağırlıklı dersler okutulur, bazılarında sosyal dersler…
Birinde yabancı dil ağırlıklıdır, diğerinde müzik, resim, güzel sanatlar…
Değişik meslek alanlarında da o mesleğin dersleri ağırlıklı olarak okutulur…
İmam hatip okullarında da din ağırlıklı dersler vardır…
Olay budur!
***
Tanzimat sonrası, dinin, dini değerlerin ve din eğitiminin sistem dışına itilmesiyle yerleşen sakat anlayış, ne yazık ki, değişik isimler altında açılan din ağırlıklı derslerin okutulduğu okullara hep “öteki” gözüyle bakılmış, diğer okullar yanında bunlar hep “üvey evlat” muamelesine tabi tutulmuştur.
Geçen süreci ve yapılan haksız uygulamaları burada anlatmaya gerek yok!
Bu, malumun ilamı olur.
Bu gerçek ortada iken, kendisini milliyetçi-muhafazakâr-demokrat tanıtan birilerinin görüşlerinin imam hatip okullarını “öteki “görenlerle paralellik arzetmesi, bu okulların yeterince tanınmadığını gösteriyor!
Yazık!
Milliyetçi denince milli değerlere sahip çıkan anlaşılır.
Muhafazakârlık ise, din ağırlıklı geleneğin savunulmasıdır.
Demokratlığa gelince, halkın iradesinin yönetimde tecelli etmesini istemekten başka bir şey değil!
Bahse konu Türkiye olunca, bunların üçünün de içinde, ana unsur olarak dini inanç ve dini değerler tartışmasız vardır.
İmam Hatip Okullarının mayasında, bu üç değerin izlerini ve etkilerini görürsünüz.
Siz, hem kendinizi milliyetçi-muhafazakâr-demokrat olarak tanıtacaksınız, hem de imam hatip okullarının gereksiz olduğunu savunacaksınız!
Bu çelişkiye kargalar bile güler!
***
İmam hatiplilerin aidiyet duygusuyla kendilerini okullarının ismiyle ifade etmeleri çok doğaldır.
Benzer ifadelerin başka okul mensupları için de kullanıldığını biliyoruz.
Darüşşafakalılar, Vefalılar, Mülkiyeliler, Harbiyeliler, Tıbbıyeliler… gibi.
Bu ifadeleri “ayırımcı” olarak nitelemek çok saçma!
Hele hele “imam hatipliler” ve “diğerleri” şeklinde öğrencileri kamplara bölmek kadar tehlikeli bir iş olamaz!
Okullarımızın tümünde okuyan öğrencilerimizin hepsi bu ülke insanının evlatları…
Hepsi bizim çocuklarımız.
Ailelerinin veya kendilerinin tercihi, farklı okullarda okumalarına yol açıyor o kadar!.
Hiç kimse bu tercihleri sebebiyle onları kınayamaz veya aşağılayamaz…
Hele, kendisini milliyetçi-muhafazakâr ve demokrat olarak niteleyenler, asla!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi