Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

Siyasetçileri tenkit ve ikaz

Siyasetçileri tenkit ve ikaz

İlâhiyatçı arkadaşım, dostum, “İktidarı neden tenkit ediyorsun, hiç iyi şeyler yapmıyorlar mı?” diye sordu.
Sorusuna aynı soruyla mukabele ettim:
“Sen neden beni, tenkit ettiğimden dolayı tenkit ediyorsun?”
“Ben seni ikaz ediyorum!”
“İyi de senin, kardeşini, dostunu, arkadaşını, meslekdaşını tenkit etme, ikaz etme hakkın var da; benim ‘menfaat üzerine dönen canavar siyaset’ içerisinde yer alan siyasetçileri ikaz etme hakkım olmasın mı?”
Hani tefsir dersinde, Kur’ân’da “Sen af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir.” (A’râf Sûresi, 199) diye emredildiğini okumamış mıydık?
Ya şu âyeti:
“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” (Âl-i İmrân Sûresi, 104.)
Ya şu İlâhî nasihatı kaç sefer okuduk kimbilir:
“O, onlara iyiliği emreder, onları kötülükten alıkoyar. Onlara iyi ve temiz şeyleri helâl, kötü ve pis şeyleri haram kılar.” (A’râf Sûresi, 157.)
Peki, sen şu âyette bahsedilen hizipten, gruptan değil misin?
“Onlar öyle kimselerdir ki, şâyet kendilerine yeryüzünde imkân ve iktidar versek, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklarlar. Bütün işlerin âkıbeti Allah’a aittir.” (Hac Sûresi, 41.)
Peki, Tevbe Sûresi’ndeki şu âyeti hatırlayamadın mı?
“Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar, rükû’ ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü’minleri müjdele.” (Tevbe Sûresi, 112.)
Vazifemiz bu İlâhî fermanlar çerçevesinde “emr-i bi’l-ma’ruf ve nehy-i ani’l-münker” (doğruyu, iyiyi, güzeli emretmek; çirkin ve yanlıştan nehyetmek) vazifesini ifâ etmek mi, yoksa ifâ edenleri işinden alıkoymak mı?
Senin, “emr-i bi’l-ma’ruf ve nehy-i ani’l-münker” gereği beni ikaz etme hakkı var da; benim, “menfaat üzerine dönen canavar siyaset” içerisinde yer alanları ikaz etme hakkım yok mu? Şefkat ve insaniyet de bunu gerektirmiyor mu? “Benim boynumda veya koynumda bir akrep bulunduğunu biri söylese veya gösterse, ondan darılmak değil, belki memnun olmak lâzım gelir.” (Bediüzzaman)
Allah bana sabır; sana da basiret, iz’an ve insaf ihsan versin emi!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ferşadoğlu Arşivi