Cemal Nar

Cemal Nar

Davet ve Tebliğ Sorunu

Davet ve Tebliğ Sorunu

Kimse kusura bakmasın, hem Türkiye, hem de bütün dünya küfür ateşiyle tutuşmuş, cayır cayır yanıyor. İçinde yananlar yabancı değil, evladımız, akrabamız, hemşerimiz, vatandaşımız, insanımız…

Bu korkunç manzaraya yürek dayanmaz. Kimin elinde bir kova su varsa Allah için döksün. “Bir kovayla ne olur?” demesin, çok şey olur.

Alimler, hocalar, yazarlar, düşünürler, öğretmenler… ayağa kalksınlar. Birbirleriyle uğraşmayı bıraksınlar. Hırsı, hasedi, mal, makam, şan, şöhret davasını atsınlar. Birbirleriyle yardımlaşsınlar. Bu imansızlık ve dinden dönüş, dinden kaçış problemini incelesinler. Dinsizliğin, yani cehennemin sebeplerini ve çözüm yollarını göstersinler. İmanın değerini yeni bir seferberlikle anlatsınlar. Haklı bilgilendirsinler, milleti şuurlandırsınlar.

Kendimi övmek veya temize çıkarmak için değil, “sen ne yapıyorsun?” ithamına cevap olsun diye yazmak zorunda kalıyorum. Ben kendi payıma vazediyorum, sohbetten sohbete koşuyorum, burada ve başka yerlerde yazıyorum. “İmanın Kıymeti ve Korunması”, “İnançta Arınma”, “İnançta Kirlenme”, “İman ve Etkisi”, “İslamlaşma Bilinci”, “Bu Sistemden İslam’a” ve benzeri kitaplar yazdım. Halka düşen ise bunları ve benzerlerini bulup okumak, okutmak. Kitaba para bulamayan talebelere, gençlere hediye etmek. Meclislerde okumak, sorunu ortaya koymak, tartışmak.

Hep beraber bir şeyler yapmalıyız.

Devlet devletse ayağa kalksın ve halkını korusun.

Ana babalar, hısım ve akrabalar, eğitimciler, sosyal bilimciler, düşünürler, yazarlar, çizerler konuya eğilsin. Aile ve nesiller korunsun.

Halkın hassasiyeti uyarılsın.

Toplumsal barış korunsun.

Birlik ve beraberlik korunsun.

Din düşmanlığı önlensin.

Dinsizlerin bir araya gelerek toplanması ve çoğalması önlensin, güçleri kırılsın, birlikleri dağıtılsın.

Dinden dönmek bir suç, bir günahtır. Tövbe ederse takip edilmez. Ama ortada bir suç varsa, görmezlikten gelmek yanlıştır. Üstüne gidilmeli ve gereken ne ise yerine getirilmelidir.

Bunu görmezlikten gelmek ile adam öldürmeyi, hırsızlık etmeyi, içki ve uyuşturucuyu, zinayı görmezlikten gelmenin farkı nedir? Onlar suç ise, bu da suçtur. Hem de daha büyük, daha tehlikeli.

İslam’a göre tabi. Ve sözümüz Müslümanlara elbette. Ayağa kalkmalı ve çabalamalıyız.

Değilse fitne, fesat ve kargaşa çıkar. Birlik ve beraberlik bozulur. Dirlik elden gider.

Ama “tekfir” meselesini Kur’an ve sünneti bilen, kelam ve fıkıhtan anlayan alimler yapsın, neyin küfür olup olmadığını bilenler yapsın, yetkililer yapsın tabi ki. Her önüne gelen başkasını tekfir etmesin. Söz ayağa düşmesin. Tekfir yerinde yapılsın.

Yersiz tekfir elbette zararlıdır. Çünkü tekfirin neticesi ağırdır. Can gider, mal gider, akrabalık ve dostluk gider, barış ve huzur gider. Karşıdaki kafir değilse belki iman da gider.

Yersiz tekfir çok zararlıdır. İnsanlar birbirinden kopar. Yuvalar yıkılır, cemiyet dağılır, birlik ve dirlik bozulur, cinayetler işlenir, anarşi ve terör azar, düşmanların ekmeğine yağ sürülür.

Bu tekfir etme işinin altında cehalet, taassup, kin, haset, menfaat, şöhret gibi kötü ve bencil duygular da olabilir.

Onun için tekfir basit, ucuz, hafif, her istenildiğinde kolayca kullanılır bir şey değildir. Bıçak sırtı gibi bir şeydir bu mesele.

Bir insanın doksandokuz küfrüne, bir de imanına delalet eden bir şey varsa, orada hemen tekfire gidilmez. O birin de bir değeri vardır. Bu konu temkin isteyen, itidal isteyen, insaf isteyen bir konudur.

Zaman ve zemin de önemlidir. Tebliğ ve irşat için ortam iyi kollanmalı, hava iyi koklanmalıdır.

Çağın cihadı budur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi