Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Organize işler

Organize işler

Libya’dan yeni geldim..


Birkaç gün önce ABD Libya’da El Kaide’ye bir operasyon düzenledi ve örgütün 2 numaralı ismini öldürdü.


Ardından San’a’da iki ya da üç bomba yüklü araç patlatıldı ve 12 güvenlik görevlisi hayatını kaybetti.


Hedefte Savunma Bakanı Muhammed Nasır Ahmed vardı..


İlk akla gelen, bunun El Kaide’nin intikam saldırısı olduğu yönündeydi. Savunma Bakanı, ABD’ye teröre karşı ülkede operasyon yapma yetkisi vermişti.. Ve bu operasyon da o çerçevede yapılmıştı.


Üstelik savunma bakanı aslında eski Cumhurbaşkanı Salih’in ekibindeydi. Ama süreçte araları açıldı ve Nasır Ahmed o günden bugüne tam beş suikasttan kurtuldu.. İşin ilginç yanı, Salih’in internet sitesinde olayın gerçekleştiği saatle, duyurulduğu saat aynı idi!?


Selefi liderin bağlı olduğu aşiret, hem Suudi Arabistan’da, hem de Yemen’de mensuplarının bulunduğu etkili ve önemli bir aşiret.


ABD, bölgede hem Selefilere karşı, hem de İran’ın desteklediği Husilere karşı Selefilerin yanında. Bu denklemde kimin kimin yanında olduğu belli değil..


Husileri silahlandıran da Salih idi, Husilere karşı Suudilerle işbirliği yapan da!


ABD hem Suudi Arabistan’ın yanında hem de Selefilere karşı..


Dün San’a’da yüzbinlerce kişi sokaklarda idi.. Libya’dan sonra Mısır’da yaşanan gelişmeler dikkat çekici..


Bu film meselesi durup dururken nereden çıktı derseniz, bana kalırsa zamanlama filan öyle durup dururken bu işlerin olmadığını düşündürüyor.


Daha önce İngiltere’de Şeytan Ayetleri olayı yaşandı. Bir karikatür krizi yaşandı. Hollanda’da benzer olaylar oldu.


Zaman zaman birileri, İslam’a ve Müslümanlara karşı kışkırtıcı oyunlar oynuyor. Bu çevrelerin maksatları belli. Suları bulandırmak istiyorlar. Daha doğrusu bulanık suda balık avlamak istiyorlar..


Filmin yapımcılarına baktığımızda bunun Siyonist bir komplo olduğunu düşünmeden edemiyor insan.. Zaten ABD ve İsrail’in nerede başlayıp, nerede bittiğini kestirmek de kolay değil..


Filme destek verenler arasında Türkiye’den bazılarının da olduğu söyleniyor.. O zaman bu işin ucunun Türkiye’ye de dokunması gerekir.. Tam da İsrail ile Türkiye’nin arasını bulmak isteyenlerin arabuluculuk yapmaya soyunduğu bir zamanda bu olayın ortaya çıkması dikkat çekici..


Türkiye’ye karşı bir yandan İsrail, öte yandan Suriye, beri yandan İran ve Irak’ın aynı cephede buluşmaları da bir raslantı olmasa gerek.. PKK’nın son zamanlardaki hareketliliği de buna bağlı. ASALA cephesindeki kıpırdanmalar, iktidara karşı sivil cephe oluşturma çabaları dönüp dolaşıp aynı noktada buluşuyor..


Libya’da yaşanan cinayet bu planın neresinde oturuyor bilmiyorum. Ama Amerikan elçisinin Kaddafi’yi hatırlatır bir şekilde öldürülmesi ilginç..


Birçok İslam ülkesinde birçok batılı ülkenin diplomatları artık gece sokağa çıkamaz hale geldi.. Kimileri gecelerini yeraltındaki sığınaklarda geçiriyorlar bazı ülkelerde..


Herkesin bu İslamifobia konusunu yeniden düşünmesi gerekiyor. Bu Bumerang döner sahibini vurur..


Birileri İslam’ı “insanlık düşmanı bir inanç” olarak, Müslümanları terörist olarak göstermek istiyor. O da yetmiyor, Müslümanları batı değerlerine karşı düşman bir ideoloji olarak göstermek adına, batı değerlerine uygun bir özgürlük anlayışını savunmak adına, cinsel özgürlük ve alkol, uyuşturucu kullanma özgürlüğünü savunuyor..


Cinsel özgürlük sınırları, yine ABD’de yapılan bir film de ensest ilişkinin meşruiyetini savunma sınırına dayandı. Erkekle erkek, kadınla kadın evlenebildiği gibi, onlara göre kardeşler de evlenebilmeli..


Aslında Yemen’de yaşanan olaylar, bize bu süreçte yaşananları anlamak için bir kılavuz olabilir mi?


Bu kadar olumsuz gelişmeden sonra birkaç güzel haber vereyim. 20 gün sonra Yemen’de alimler Yemen sorununa İslami çözüm için bir araya geliyorlar. Bu arada Yemen’de geçiş hükümetinin eylem planını ve Yemen’in geleceğini karara bağlayacak olan kongre kasımda toplanacak. Bu arada Bülent Arınç ve Ahmet Davudoğlu’nun Yemen’e gitmesi bekleniyor. Yemen’de siyasi belirsizlik sona erdikten sonra ise, iki ülke arasında vizeler kalkacak..


Bir de batıdan iyi bir haber. Hollanda’da İslamifobia politikaları geri tepti ve erken genel seçimi çok az farkla Başbakan Mark Rutte’nin liderliğini yaptığı Liberal Parti (VVD) kazandı. Euro Bölgesi’nin güçlü savunucularından iktidardaki Liberal Parti karşısında ırkçı Geert Wilders ise ağır bir yenilgi aldı. Seçimde 4 Türkiyeli aday doğrudan seçildi.


Selâm ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi