Faruk Çakır

Faruk Çakır

Gül yerine bıçak darbesi!

Gül yerine bıçak darbesi!

Maalesef, kötü örnek olabilir düşüncesiyle hatırlatmaktan ve tekrarlamaktan bile çekindiğimiz hadiseler yaşanıyor. Geçen gün İzmir’deki bir ilköğretim okulunda meydana gelen üzücü, bir o kadar da düşündürücü hadise gibi.
Tekrarlanmaması için duâ ettiğimiz müessif hadisede, İzmir’in Karabağlar ilçesi Eskiizmir semtindeki Nezire Merzeci Ortaokulu’nda 8. sınıf öğrencisi H. K. (14), derse geç gelmesi dolayısıyla tartıştığı fen bilgisi öğretmeni R. S. D. (40) derste bıçaklamış, ağır yaralanan öğretmen kaldırıldığı hastanede vefat etmiş, gözaltına alınan öğrenci ise tutuklanmıştı. (AA, 26 Eylül 2012)
Bu feci hadiseyi münferit bir hadise olarak görmek ve geçiştirmek, en az bu hadise kadar yaralayıcı olur. Evet, belki bu hadise bir ilktir, genelleştirme yapmamak icap eder; ama aynı zamanda bu hadise eğitimdeki sıkıntıları görmek ve çare aramak içinde ciddî bir ikazdır.
Bir öğrencinin, hem de ilköğretimde okuyan bir öğrencinin öğretmenini yaralayıp ölümüne sebep olması çok ciddî bir sinyaldir. Üstelik bu yaralama ve öldürmenin sebebi ‘ideolojik’ bir tartışma değildir. Geçmiş yıllarda lise ya da üniversite öğrencileri ile öğretmenleri arasında kavga, tartışma, yaralama ve belki de bu şekilde olmasa bile ölüme sebebiyet veren hadiseler olmuştur. Ancak bu hadisenin ilköğretim seviyesine inmesi çok dikkat çekicidir.
Öğrenci, ekseriyetle öğretmenine ‘gül’ verir. Ne oldu ki gül yerine bıçak darbesi ile yaralama ve ölüme sebep olma ‘eylemi’ yapılır oldu?
Feci hadiseyi yorumlayan bazı uzmanların tesbitlerine kulak vermek gerekir. Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eyüp Sabri Ercan, hadiseyi; ‘’Türkiye’de koruyucu ruh sağlığı hizmetlerindeki aksamanın göstergesi’’ olarak yorumlamış.
Prof. Dr. Eyüp Sabri Ercan, şöyle demiş: ‘’Çocuk olayı çıkardıktan sonra değil, olay çıkmadan önce de risk altındaki çocukların belirlenip çevreye ve kendilerine zarar vermeden tedaviye alınmaları gerekiyor. Hastalıkların erken yaşta tedavisi önemli. (...) Bu durumdaki bir çocuğun önceden durumunun ne olduğu mutlaka araştırılmalı. (...) Türkiye’de, okullardaki rehberlik hizmetleri güçlendirilmedikçe, bin, hatta 2 bin öğrenciye bir rehber öğretmen düştükçe, maalesef bu tür sorunları yaşama riskimiz çok yüksek. Unutulmaması gerekir ki bu tarz olaylar, toplumda maalesef çığ etkisi oluşturabiliyor. Bir talihsiz olay yaşandıktan sonra yayılma riski her zaman vardır. Böylesi vahim bir olayın tekrarlanmaması için toplum olarak çok dikkatli hareket etmeliyiz.’’ (AA, 27)
Çocuk ve ergen psikoloğu Gökhun İnan Yücel de hadiseyi yorumlarken şöyle demiş: ‘’Şiddetle ilgili eğilim giderek artıyor. Sebepleri çok, kişisel sebepler de olabilir, onun dışında toplumsal sebepler de olabilir. Toplumsal sebepler, tüm aileleri etkileyen etkenlerdir. ‘Medya’ dediğimiz şey, insanların evine sorgusuz sualsiz girdiği için bunun en büyük nedeni, televizyon, bilgisayar gibi teknolojilerdir. Şiddet içerikli olanlar veya insanlara şiddet masummuş gibi anlatan birçok yayın herkesi etkilediği gibi çocuk ve ergenleri de etkiliyor. Uçan arabalarda insanlar yanıyor, patlıyor, ama arabanın içindekilere bir şey olmuyor gibi... Çocuklar nasıl üzerine kaya düşen Pempe Panter’in ölümsüzlüğünden etkileniyorsa büyük çocuklar da ergenler de bu tür yayınlardan fazlasıyla etkileniyor. Yapılan haberler bazen özendirici nitelik taşıyor, örneğin (ABD’de okulu basan öğrenci 30 kişiyi öldürdü) çocuk bunu normal bir şeymiş gibi algılıyor. Şiddeti yapanı rol model alabiliyor. (Ailelerin) Televizyon yayınlarının kontrolünü ellerine almalarını tavsiye ediyorum. Aileler zihin aşısı yapmalı, buna ‘psikolojik aşı’ diyorum, bu psikolojik aşı zamanında yapılmazsa o boşluk başkalarınca doldurulur.”
Başta ‘sanal âlem’ olmak üzere televizyon ve benzeri vasıtaların bugünkü yayınlarını ‘kötü ve zararlı’ olarak görmez ve tedbir almazsak bedel ödemeye devam ederiz. “Uzman”larımızın, “aileler zihin aşısı yapsın” tavsiyesini de yabana atmayalım. Başkaları ne derse desin, biz “Bismillah” diyerek çocuklarımızı “doğru İslâmiyet ve İslâmiyete lâyık doğruluk” ile aşılayalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi