Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

Gurur ve kibir büyültmez, küçültür

Gurur ve kibir büyültmez, küçültür

Gurur ve kibir, kendinde olmayan veya olan güzel sıfat ve hasletleri kendisinden kaynaklanmış gibi gösterme ve başkalarına üstünlük taslamadır.
Gurur enâniyetten kaynaklanır. Sebebi, kalp zayıflığıdır. Gururlu insan, kendisini menşe’ sanır. Oysa, insan son derece zayıf ve âciz bir varlıktır. Gururlanacak hiç mi, hiçbir yönü yoktur. Hiçbir şeyi var edemeyen, yarın ne olacağını bilemeyen, minnacık mikroplara mağlûp olan, sis gibi en lâtif bir unsura yenilen insan ne ile gurur duyacak ki?
Kendisinde olan haslet ve güzelliklerle de gururlanamaz insan. Çünkü, onları kendisi almış, bulmuş, ısmarlamış değildir. İyilikleriyle gururlanamaz, çünkü yaptıkları, verdikleri kendi malı mülkü değil, emanettir.
Gurur, nifakı doğurur. Kendini düşünme, kendini görme, bencillik, yalnız kendisi için endişelenme duyguları, gurur ve enaniyetle beslenirler.
İnsan gurur ile Allah’ın fiillerini, ikramlarını, ihsanlarını kendisine mâl eder. Yâni, mânevî bir gasp olur!
Görünüşte birbirine benzeyen gurur ile vakar arasında ise ince bir perde vardır. Vakar ciddiyet ve ağırbaşlılıktır. İnsan, makam ve mevkii gereği ciddiyetle mükelleftir. Bu, işlerin düzenli yürütülmesini sağlar. Onun içindir ki resmî veya özel makamında, bir âmirin ciddiyeti gurur sayılmaz. Evindeki ciddiyeti de vakar değildir. Ancak kişi, vazifesini yapmayıp, makamını bir baskı unsuru olarak kullanıyor veya onunla övünüp duruyorsa bu vakar değil, gururdur.
Gururun en büyük zararı, maddî-mânevî kemâlâta mâni olmasıdır. Kendini üstün, her şeyi bilen biri kabul eden, başkasının bilgi ve tecrübesine tenezzül etmez. Böylece köhnemiş bilgileriyle baş başa kalır!
Her insan, sosyal hayatta kendisini gösterecek, ortaya koyacaktır. Eğer, makam ve mevkîi, kendi çapından büyük ise, oraya uzanmak için çeşitli oyunlara girecek. Yapmacık hareketlere ve büyüklenmelere girecek. Eğer mevkîi, karakteri ve çapından küçük ise eğilecektir. Demek ki, “büyüklük küçüklük, küçüklük de büyüklük alâmeti”dir.
Gururun bu ve buna benzer özellikleri sebebiyledir ki Hz. Lokman, Kur’ân diliyle, oğluna şu nasihatleri yapmıştır:
“Gururlanıp insanlardan yüzünü çevirme; yeryüzünde kasılarak yürüme. Çünkü Allah büyüklük taslayan ve övünenleri sevmez.” (Lokman Sûresi, 18.)
Başkalarını sık sık uyarırken; bu İlâhî ikazlardan kendimizi niçin mahrum bırakırız?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ferşadoğlu Arşivi