D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Kâfir İslâmbol’a dek giderse…

Kâfir İslâmbol’a dek giderse…

Osmanlı tarihinin son döneminde yüz yıllık dalgalar halinde iki büyük Rus savaşı var. Birincisi, Küçük Kaynarca anlaşması ile neticelenen 1768’de başlayan savaştır.


Rusya bu savaşla dünya gücü olduğunu kabul ettirmiştir. Osmanlı Kırım’a müstakillik vermek zorunda kalmış, Balkanlarda ve Kafkaslarda kısmî Rus yayılması ve nüfuzunu kabul etmiştir. Ruslar, anlaşmanın bir maddesini tahrif ederek ortadoks Osmanlıların hâmisi konumuna gelmiştir. İkinci dalga 1876-77’dedir (93 Harbi). Bu defa Rus ordusu İstanbul’a, şimdiki Yeşilköy’e kadar ulaşmıştır.

İki yüz kırk yıl önce Rusların Tuna’yı geçerek başkent İstanbul’a varabileceği, bunun nasıl tehlikeli bir durum olduğu, Saraybosna’nın gündeminde idi. Bunu nereden biliyoruz? “Saraybosnalı Molla Mustafa’nın Mecmuası”ndan!

Saraybosna’da Osmanlı döneminde halk ana diliyle konuşuyor ve yazıyordu ama, türkçe de güçlü bir konuşma ve yazı dili idi. Molla Mustafa’dan önce ve sonra, çok sayıda Bosnalı edebiyatçı, yazar türkçe eserler kaleme aldılar. Bunlar içinde Derviş Paşa, Mehmet Nergisî, Şeyh Fevzî, Ahmet Vahdetî, Hasan Kaimî, Üsküf-i Bosnevî, Hasan Kâfî, Füsus şârihi Abdullah Bosnevî, Şeyh Sadî’nin eserlerini şerh eden Suudî ilk hatıra gelebilecek isimler.

Molla Mustafa’nın 1730’da doğduğu tahmin ediliyor. İlk öğrenimini “Mimar Sinan mahallesi”ndeki mektepte yapmış. Mimar Sinan ve Bosna… Cihan Padişahı’nın mimarı Koca Sinan Bosna’da bulundu mu? Eserlerinin listesine bakarsanız, bulunmuş olmalıdır. Mimar Sinan’ın eserler listesinde Saraybosna’da Sokullu Mehmet Paşa imareti, kervansarayı, sarayı görülebiliyor. Ayrıca, Vişegrad’da yaptığı muazzam Drina Köprüsü büyük bir şöhrete sahip. 1577-78 yıllarında tamamlanan bu köprü önümüzdeki yıl TİKA tarafından ciddi bir onarımdan geçirilecek.

Mimar Sinan’ın Sokullu Mehmet Paşa adına köprüyü inşa ederken, şehir içindeki binaları da yaptığını tahmin edebiliriz. Mostar köprüsünün Sinan tarafından yapılmış olma ihtimalini yok sayıyoruz. Mostar köprüsünün yapımına Sinan’ın Süleymaniye’yi inşaa ettiği yıllarda başlanmıştır. İnşaat 9 yıl sürmüş ve 1566’da tamamlanmıştır. Dolayısıyla, genel kabul gördüğü üzere köprüyü Sinan’ın değil talebesi Hayreddin’in yaptığı kesin sayılmalıdır.

Şimdi Türkiye’nin birçok yerinde “Mimar Sinan” mahalleri, caddeleri vs. var. Fakat, bu modern döneme mahsus bir durum. 16.,17., 18. Yüzyıllarda böyle bir adlandırma şimdiki bilgimizle, sadece Saraybosna’da var.

Molla Mustafa halktan bir adam. Kazazlık öğrenmiş, öğretmenlik, imam hatiplik, kâtiplik yapmış, tasavvufa meyletmiş. Yeniçeri ocağına mensubiyetinden ötürü “başeski” unvanını almış. Şevkî mahlâsıyla şiirler yazmış…Günlüğünü 1756’da yazmaya başlamış, 1804 yılına kadar hem şahsî ahvali, hem de Saraybosna’da olup bitenleri defterine kaydetmiş. Bu sıradan Osmanlının günlüğü Saraybosna’nın tarihi, geçmişteki hayatı ile ilgili çok değerli bir kaynak olduğu gibi, türkçenin bu ülkede, şehirde kullanımı ile ilgili de çok önemli bir metin.

Molla Mustafa, hiç bir süs ve yapmacığa, sanata başvurmadan olup bitenleri anlatıyor. Sade bir lisanı var. Bosna türkçesinin sevimlilikleri kitaba ayrı bir tad katıyor. Mecmuayı okurken, İstanbul’un, Osmanlı Devleti’nin geleceği ile ilgili bir kaygı ifadesi dikkatimi çekti.

“Lâkin Allah ü âlem reayaya zulmlar sebebile Hakk Te’ala Moskov keferesini müsliman üzerine musallat edüb galip etdürdi.”

“Bozguna dek haber geldi. Tuna’ya varınca öte yakadan Hotin gerek Bender gerek İsmail ve kulli ve gayrıyı kâfir istila eyledi. Ve halk azim kederler ve gamm u gussalara giriftar oldu. Tuna donarsa ve kâfir geçerse artuk İslambol’a dek gidebilür. Ve bu ahval bu güna olması hem ehl-i islâmın çüçüğü büyüğü zabıtsız ve hem zalim ve itaatsiz oldıgın(dan)dır. Fi sene 1184” (Yıl: 1771, Küçük Kaynarca anlaşmasına giden süreç anlatılıyor.)

18. Yüzyılın sonlarında sıradan bir Bosnalının günlüğüne yansıyan bu hassasiyet elbette safyürek (naif) bir yorum. Kabahati kendinde arama, elbette doğru. Mağlubiyet ise bunun da ötesinde… Düşman hesaba katılmadan varılan bir iyi niyetli bir hüküm…

“Ne zaman ki Türkler Avrupa’ya ayak bastı, Şark meselesi başladı” görüşü bilinmeden, bu görüşün yürürlükte olduğu anlaşılmadan varılan bir hüküm… Bir de “bizim gücümüzü kimse zaafa uğratamaz, bizde kusur olmazsa” itminanı var bu hükümde.

Metin’de dikkat edilirse, İstanbul değil, “İslâmbol” kelimesi kullanılıyor. Halkın düşmanın İslâmbol’a ulaşma ihtimalinden büyük üzüntü duyduğu, kederlendiği ve sıkıntı hissettiği belirtiliyor. Ne zaman? İkinci Rus dalgasından, Saraybosna’nın Avusturya-Macaristan tarafından işgalinden yüz yıl önce…

Yüz yıl sonra düşman İslâmbol’a ulaştı, Avusturya Macaristan Bosna’yı işgal etti!

“Saraybosnalı Molla Mustafa’nın mecmuası” geçen sene Saraybosna’da türkçe olarak yayımlandı. Kerime Filan hanımın hazırladığı eser, Connectum yayınevi tarafından basıldı. (Tel: 00387 335 747 00, e posta: [email protected])

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi