Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Rağmen barış!

Rağmen barış!

Neye rağmen, kime rağmen?
Sorunun cevabını vermek gitgide kolaylaşıyor.
Paris sûikasti için ne diyeceğiz?
“Su testisi Paris’te kırılır” mı? Yoksa “Sakine sükuna erdi” mi?
İki şifreli, Fransız istihbaratının takibindeki kapıya rağmen içeri girip üç kadını kafasından vurmak kimin işi olabilir ve kimin için veya ne için bu işi yapmış olabilirler?
Onları âlem tanıyormuş da biz bilmiyormuşuz! Fransız cumhurbaşkanı Türkiye ile ilgili her olaya Fransız kalırken, buna kalmamış. “Kadınlardan birisi ile görüşürdük” demiş!
Sakine de son zamanlarda MİT’le iki kere görüşmüş…
Türkiye’de barış vatandaşların kısmı âzamının isteği. En çok da güneydoğuda terör ve terörist “siyasetçi”lerin baskılarından yılmış halkın arzusu.
Beklenti İzmir’de yüzde yetmişse, orada yüzde doksan dokuz!
Yüzde bir kim?
BDP’si, KCK’sı ve de elbette PKK’sı… Onlar da ‘çok istiyoruz ama…’ modundalar.
Barış, adında “barış” olan partiyi zora sokacak. Onların “barış” kelimesine yükledikleri anlam “savaş”tan başka bir şey değil. Siz bugüne kadar hiçbir BDP önde geleninden barış diline hizmet eder bir tavır, konuşma duydunuz mu?
Bütün diyalekleri savaş üzerine. Savaşla besleniyorlar, savaşla semiriliyorlar ve fakat barışı sömürüyorlar!
Nitekim, BDP’nin eş-meş başkanı, (asla Selahadin değil) “Silahettin”, yani tinin silahı olan zatın Paris hezeyanını duydunuz mu?
Ne alaka? Elbette kel alaka!
Bu hesapça Roboski de Türkiye’nin Paris suikastı olmalı!
Saçmalamanın yüksek seviyesi, hamakatın en mürtefi hali!
Barış isteyen, ama bunu gerçekten isteyen bir dil, benzetme yaparken barış elini uzatmış olanların elini ısırmaya yürümez.
Bu adam resmen Türkiye’deki barış elini kapıyor!
Biliyor ki barış onun sonu olacak. Mağduriyet edebiyatı üzerinden sağa sola efelenemeyecek. Bu ülkede Kürtler mağdur mu?
Evet mağdur! Fakat bu herifler yüzünden, etnikçi sahtekârlar yüzünden. Artık devlet veya hükümet yüzünden değil.
Pırıl pırıl insanımız, zamanında bütün halkımızın Türk, Kürt vs. ayırmadan çektiği, sıkıntıları çekti.
Şeyh Sait  ve İskilipli Atıf hoca..
İkisinin de sonu aynı oldu!
Duralım ve düşünelim. Her şeye rağmen barışın dilini konuşalım. İşimizde gücümüzde, ilmimizde, siyasetimizde olalım. Elimize delikli demiri alarak zorbalaşmayalım. Anayasamızı yapalım, Meclisimizi silahların gölgesinde oluşturmayalım. Dünya’ya Türkiye’nin gücünü gösterelim.
Bu bütün halkımızın anlayacağı bir dildir. Bu barışın dilidir. Beraber yaşamanın dilidir. Bu dile en fazla Fransız olanlar etnikçilik siyaseti güden, bundan nemalanan siyasilerdir, kirli örgüt yöneticileridir.
Barış. “Neye rağmen” mi?
İşte onlara rağmen!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Asım Yenihaber Arşivi