Akif Emre

Akif Emre

Operasyon dili, gizli ittifaklar

Operasyon dili, gizli ittifaklar

Medya son derece tehlikeli dil kullanıyor. Kaç tane terörist avlandığını borsa hesabı gibi inip çıkan rakamlarla veriyor. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yaptığı operasyonu, PKK meselesini hatta Kürt meselesini vurulan terörist sayısına indirgeyen bir üslup.

Ezerek dize getirme mantığının medya diliyle topluma mal edilme stratejisi açık biçimde kendini gösteriyor. Kaç tane terörist vurunca bu operasyonu başarmış olacağız?

Sorun sadece operasyonda kaç hedefin yerle bir edilişini aktarmaktan ibaret değil. Kuzey Irak'taki PKK hedeflerine yapılan operasyon üzerinden yükseltilmek istenen toplumsal dalga; nerede duracağı belli olmayan bir 'anti kampanya' ve 'ötekileştirme' kampanyasına dönüşüyor gittikçe.

Kuzey Irak, PKK ve destekçisi Kürt taban ve Kuzey Irak'taki Kürt yönetimi, DTP gibi en öndeki üzerinden en sondakinin hedeflendiği, adeta domino tesiri yapması istenen bir kampanya örgütleniyor gibi geliyor. Kahramanlık, zafer, ezip geçme retoriğinin ayarttığı “ulusalcı dalga”nın tüm ülkeyi daha doğrusu oluşturulmak istenen domino dizisinin dışında kalanları sarması; bir dokunuşta zincirleme çökertilecek bir cephe etkisi yapması bekleniyor belki de.

Burada domino dizisine konulanların ortak özelliği Kürt olmaları. İşin ilginç yanı Türklük üzerinden dalgalandırılmak istenen bu anti kampanya klasik anlamda bir ırk düşmanlığını içerdiği söylenemez. Her ne kadar Kürt olanı hedeflese de hem Kürtler adına ortaya çıkanları hedef tahtasına koyan, karşı tarafta Kürt olmayan üzerinden bir blok, cephe oluşturma çabasına giren bu 'dil stratejisi' bilinen anlamda ırkçılık olarak da tanımlanamaz. çünkü tüm şoven kışkırtmalar bir yana hâlâ ırkçılığa kadar varan bir nefretin zemini her şeye rağmen bu ülkede yok.

Fakat tehlikeli biçimde, özellikle her türlü değerden azade gençler arasında kendini ifade aracı olarak ırkçılığa kayma potansiyeli mevcut. Benzer kaymayı cumhuriyet mitinglerinde de görmüştük. Bir milletin bayrağı birilerinin elinde birleştirmekten çok toplumu ortadan parçalamaya alet edilmek istenmişti.

Bu anti kampanya, bir yanda Türklük- Kürtlük çatışması üzerinden tehlikeli bir oyuna dönüşme ihtimali belirmişken diğer tarafta gizlenen farklı bir ittifak ortaya çıkıyor. Bu zamana kadar PKK eylemlerine yönelik yapılan yayın ve kullanılan dilde onun dünya görüşü ve ideolojisinin sorgulanmamış olması çok ilginç bir durum. Hatta bu yapılanmanın dünya görüşü üzerinden yapılacak bir kampanyanın Ortadoğu'da “Türkler Kürtleri kesiyor” türü kampanyaları bile engelleyecekken bu konudan bahis açılmaması önemlidir.

Bu durum, kendini devlet ve Türkler adına söz söyleme yetkisini bulan çok bilmiş yayın yönetmenleri ve köşe yazarlarının Kürtçü hareketlerin önder kadrolarıyla “gizli bir ittifak” içinde oldukları sorusunu akla getiriyor. Bu muhayyel gizli ittifakın “siz dışardan biz içerden” türünden, hainler arasında olabilecek bir işbirliğinden söz ettiğimiz sanılmamalı. Bu ittifak sözle hiç telaffuz edilmese bile, ki kısmen ediliyor, fiili olarak gerçekleşen bir duruma işaret ediyor.

Ne demek istediğimizi açıklamak için, bu kez tersten giderek bu tuhaf işbirliğinin dilini çözelim. Başta çeşitli adlarla sahneye çıkan, PKK ile ilişki içinde olduklarını gizleme ihtiyacı bile duymayan Kürtçü siyasi partiler ve bizzat PKK sözcülerinin değişik zaman ve mekanlarda yaptıkları açıklamalarda kullandıkları argümanlara dikkat etmeli. Bunlardan konumuzla ilgili olan ve en önemlisi, bu hareketin “Kürt halkını modernleştirme, dönüştürme yönünde ileri bir adım” olduğu vurgusu özellikle öne çıkarılır. Kürtleri dönüştürme, laikleştirme misyonu “ayrılıkçı terör” suçlamasını hafifleten, hatta ayrılıkçılık bir yana terörü bile mazur/masum hale getiren önemli bir gerekçedir kimilerinin nezdinde.

Benzer biçimde batıcı, laik Türk seçkinlerinden zaman zaman Türkiye'yi Ortaçag karanlığına götürmek isteyen irticacı çalışmaların bölücü terör eylemlerinden daha tehlikeli olduğu yönünde açıklamalar yapılmıştır.

Sonuç, madem Türkiye'nin en tutucu ve dindar (gerici demek istiyor) halkının birileri modernleşme yolunda dönüşümünü gerçekleştiriyorsa, bununla neden bir ittifak yapılmasın? Yakın zamanda DTP saflarından, “Kürt halkının gericiliğe, aşiret ve tarikat kıskacından kurtarılmasında” ne kadar önemli rol oynadıklarını müesses nizam karşısında meşrulaşma gerekçesi olarak açıklama yapılmıştı.

Benzer hayat tarzını kaybetme endişesi, benzer dini hayat korkusu, benzer Ortaçag paranoyası, laiklik elden gidiyor söylemi en aykırı görünenleri bir çizgide buluşturan bir durumdur. Bu kadar çok ve benzer korkuların tarafları ortak düşman karşısında birleştireceğini söylemek uçuk bir iddia olmaktan çıkmıştır.

Unutmayalım ki, Türkiye'de her türden iktidar oyunu 'korku siyaseti' üzerinden yürütülür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Akif Emre Arşivi