Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Ayşe’ye ne oldu?

Ayşe’ye ne oldu?


Ayşe mâlum, memleketin kızlarının, kadınlarının birçoğunun ismi. Tabiî Hatice ve Fatma ile birlikte…
Bu bizim ezelî müslümanlığımızın, peygamber muhabbetimizin bir belirtisi.  Oğlanlarımıza Mehmet, Ahmet, Mahmut, Mustafa isimlerini vermeyi severiz, kızlarımıza Ayşe, Fatma, Hatice…
Bazan Fatma Fadime olur, Ayşe, Ayşa! “Fatıma” dediğimiz de olur, fakat çocuğumuza “Fatıma” adını vermeyiz. Betül de Fatma’dır, Hayrünnisa da. Kübra ise Hatice!
Ayşe’nin öteki ismi de Sıdıka’dır. (Hz. Ebubekir Sıddık’ın kızı olduğu için).
Bu isimleri yaygın olarak kullanmaya devam ediyoruz bazan Fatmanur, bazan Ayşenur dediğimiz de oluyor.
Bir zamanlar Arapça bilgisini konuşturanlar, “Aişe” derdi. Bu belki de koyu dindarlık belirtisi idi.
Malûm müslümanlar “muhafazakâr” sıfatını takındı bir zamandır. “İsim değiştirmek sonucu etkilemez!” diyenler olabilir.
İsim mühimdir! Değiştirdiğinizde çok şey değişir!
Gazetelerimiz “muhafazakâr” olunca, Hürriyet mukallidi oldu!
Eskinin radikal yazarları, Hürriyet’in köhne yayın yönetmeni edasıyla yazar oldu! Onun üslubuyla yazıyorlar, arada bir ona çatıyormuş gibi yapıyor ama övüyorlar… Güya üstadları kendilerinden bahseder de övünmeye vesile olur diye. Muhafazakâr basında “Özkök”çükler cirit atıyor anlayacağınız!
Mevzuuyu Ayşe’den uzaklaştırmayalım! Bu anamız, bacımız, kızımız, eşimiz olan isim de bayağı değişime uğramış. Geçenlerde bana geldi. Geçen ay da gelmiş, görüşememişiz.
Fakat bu Ayşe başka!
Önce adı değişmiş, “Aysha” olmuş! Onun başındaki örtüye benzer şeyi görmesem, sosyete kadınlarından biri sanırdım. (Gene de saymam gerekir diye düşünüyorum.)
Ayşe sosyeteye girerse ne olur? Tabii ki “Aysha” olur. Nedir o “banal” isim? Ayşe! Püf! Malum sosyetemiz, Türkçeyi anlamaz, Arapçayı hiç bilmez, sair lisanları İngilizce, Fransızca, İtalyanca vs. biliyormuş gibi yapar.
“Paşa”yı “pasha” diye yazar, “çeşme”yi “chesme”. Elbette Ayşe de Aysha olur! Bu özenti, bu mukallitlik muhafazakârlığa yakışmaz mı?
Hemi de nasıl!
Muhafazakârlar, yani eski radikal dindarlar, bir zamandır büyük paralarla oynar oldular. “Sonradan görme” denilir böylelerine!
Evet şimdi gerçekten muhafaza edilecek bir şeyleri var: Mangırları! Paraları var, lüks arabaları var, sitelerde muhteşem villaları var!
Bütün dekorları değişti… Eskiden, minderlerde, sedirlerde oturup kalkarken, bağdaş kurup otururken, ona uygun dergi ve gazeteleri olurdu.
Şimdi Hürriyetvari gazeteleri ve lüks kuşe kağıtlı, bol resimli dergileri var. “Aysha” da bunlardan biri.
Muhafazakârların hanımları nasıl hava atacak? Böyle dergileri lüks mobilyalarının üstünde bulundurmakla!
Aysha, “yaşam” ve “stil” dergisi!
Yani hayat ve tarz! Artık hayatımız yok, ona uygun tarzımız da!
Derginin başında katkıda  bulunan 4 hatunla ilgili bilgi var. İkisi örtülü. Örtülülerden biri “makyöz”!
Hani eskiden “yüz yazıcısı” dediğimizden… Emine Şenlikoğlu’nun “İdamlık Genç”ini okuyormuş, “Fredi’nin kâbusu” filmini unutamıyormuş, Holivut artisleriyle çalışmak ideali imiş, en sevdiği sanatçı ise Ajda!
Bu kızcağızı Emine Şenlikoğlu’na havale ediyorum!
Derginin bu ayki sayısının çerçevesinin belirlenmesinde “sevgililer günü” etkili olmuş. (Namı diğer San Valentin günü!)
Bir manken de Aysha için örtünmüş. İsmi lâzım değil!
Ya bu dergi için örtünen manken, başka bir dergi için soyunursa?
Velhasıl bu “muhafazakârlık” zor zenaat!




Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Asım Yenihaber Arşivi