D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Ara yerde sökülesi sınır var!

Ara yerde sökülesi sınır var!

Kilis, “hududeli”, bu yüzden yolumuz sık düşmez. Tam Suriye sınırında. Fransızlarla yapılan 1921 Ankara anlaşmasına göre biraz daha sınırdaymış, sonradan hudut tashihi yapılmış, azıcık içerlek olmuş!

Kilis’in bir tepesinden Suriye’ye doğru baktığınızda, sınırı ayıramıyorsunuz. Devam eden bir toprak, bitki örtüsü, hava, güneş vs.
Ya insan? Bitki örtüsü gibi, onun da devam ettiğinden şüphe yok.
Sınırla ayırdılar, yarısı Türkiye’de yarısı Suriye’de kalan tarlalar, aileler ve bitmez tükenmez gaileler…

Kilis’e ilk 1986’de gitmişiz. Taş evleri ve bilhassa da o sıralar Kültür Bakanlığı tarafından onarılan bir konağın çekimi için. Neşet Efendi konağının onarımı yapılmış, uzun süre Kültür Müdürlüğü olarak kullanılmış, bir kaç sene önce de müzeye dönüştürülmüş.
Kilis, taş evleri ile, Mardin’den, Urfa’dan, Atep’ten geri kalmaz bir şehir, vaktiyle kıymeti bilinse idi, tam bir turistik câzibe merkezi olurdu.

1986’dan sonra bir daha yolumuz uğramamış, Kilis’e. Bazı Kilisli dostlarımız kendini kaybetmiş, bazılarını da biz yitirmişiz!
Zihnimizde silinmekte olan Kilis tahayyülünü tazelemek fırsatı oldu, geçen hafta sonu Mehmet Âkif’i konuşmak üzere son numara vilayetlerimizden biri olan bu hudut şehrimize gittik.

Nüfus 1980’lerdeki nüfus, fakat şehir yayılmış. O gidişimizde şehrin dışında duran yeni yapılmış bir cami, bir hayli içerilerde kalmış.  Kilis İslâm’ın bu coğrafyada ilk ulaştığı yerlerden. Daha Hz. Ömer devrinde fethedilmiş, bir uç üssü olarak gitmiş -gelmiş. Kilisliler topraklarında yatan sahabelerle övünüyorlar.
Kilis toprağında aşere-i mübeşşereden (cennetle müjdelenen on kişi) sahabeler var! Bu toprak zaten mübarek, böyle nakiller, rivayetler bu mübarekliği daha da pekiştiriyor.
Kilis bir çeşit tatlı su balığı veya su kertenkelesi imiş. Şehrin adının bununla alâkası var mı? Bunu bilmiyoruz, fakat, Karacaoğlan’ın Kilis’li olduğuna dair, ciddi  iddialar var. Musabeyli’nin bir köyündenmiş. Faruk Elhan bunun için kitap bile yazmış: Kilis Ağzı ve Şiirleriyle Karacaoğlan’ın Kilisliliği.

Karacaoğlan gerçekten Kilisli mi? Ağleb-i ihtimal! Halep’ten Yozgat’a kadar bütün konar göçer Türkmenler böyle iddialarda bulunabilir. Nitekim Karacaoğlan, en meşhuru Mersin Mut’ta olmak üzere bir çok yerde anılıyor. Kitapta, Karacaoğlan’ın şiirlerinde Kilis ağzını kullandığı da iddia ediliyor.

Kilis, vilayet olmadan umudu vilayetlikte idi. Vilayet olunca neler değişti? Şikâyetler bitti mi?
Sınır çekilmeden önce, Urfa, Maraş, Antep ve Kilis Halep vilayetine dahildi. Bu Anadolu’dan güneye doğru ekonomik bir bütünlüktü. İhraç limanı Trablusşam olan, bir tarafı Şam’a, Filistin’e, Lübnan’a, Arabistan’a diğer tarafı Anadolu’ya açılan bir ekonomi.
Sun’i sınır, hem Anadolu tarafında, hem Suriye tarafında hayatı zorlaştırdı. Bu şehirler uzun süre kendilerine gelemediler. 1950’lerden sonra kaçakçılık Kilis ve Antep’in işine yaradı. 80 sonrasında kaçakçılık zorlaştı, daha sonra da lüzumsuz hale geldi.
Fakat Kilis’in şöhreti hiç bugünlerdeki kadar dünyaya yayılmamıştı!

Suriye meselesi, oradan gelen “sığınmacı” veya “misafir” olarak nitelenen insanlar, Kilis’le sınır arasında “konteynır kent”e yerleştirildiler. Kilis’e bu 15 bin nüfus ilavesi demek. Onların kayıt altında, belirli şartlar altında burada yaşamaları bir yana, kayıt dışı en az bir o kadar Suriyeli de şehrin içinde yaşıyormuş. Durumu iyi olanlar iyi evler kiralamış, fakir fukara da buldukları yerlerde yaşamaya çalışıyormuş.

Naçar Karacaoğlan naçar/Pençe vurup göğsün açar
Kara gündür gelir geçer/Gamlanma gönül gamlanma!
Kilisli dostlarımız “çarşıda iki kişiden biri Suriyeli” diyor. Telefonla tanıştığımız Gazi Hüseyin Kılbaş, Kilis’te doğmamış ama, doymuş. Bize kültüründen, insanından hayli söz etti. Kültür müdürlüğünden Celal Bey de gezdirdi. Tabii ilk günü hava günlük güneşlikken, ikinci gün soğuk ve yağmur şehri tanıma arzumuzu sekteye uğrattı. Şehre yeni meydanlar kazandıran belediye başkanının bu arada cadde ve sokaklara bakmaya fırsat bulamaması da işi zorlaştırdı.

Kilis bundan sonra meydanları ile meşhur bir şehir olursa, şaşırmayın! Yeni meydanlardan birine Tayyip Erdoğan’ın adı verilmiş. Her meydanda bir heykel var, bu meydanda da tabii! Bu meydandaki heykel de Atatürk heykeli elbette! Yabancılar heykeli uzaktan görüp, meydanın adına bakarak Tayyip beye ait sanabilir! Meydanlar, Kilis’in Cumhuriyet tarihi boyunca sahip olduğu eski Atatürk heykellerini değerlendirmek için yapılmışa benziyor!

Meydanlar büyük, ölçüler büyük, fakat heykeller küçük!
Kilis’in yeni, fakat hızla büyüyen bir üniversitesi var. Gayretli rektör Prof. Dr. İsmail Güvenç ve yardımcıları ile memleket meseleleri üzerine hayli sohbet ettik.
Yazımızın başlığını Karacaoğlan’dan uyarladığımızı erbabı anlamıştır:
Bakarım bakarım sılam görünmez/Ara yerde yıkılası dağlar var!

Kilis, hâlâ pamuk yorgan yapılan nadir yerlerden biri imiş. Kilis’ten ayrılırken, artık ayağımı uzatabileceğim bir yorgana sahiptim!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi