Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Mürsi ile Erdoğan arasında

Mürsi ile Erdoğan arasında

Dış halkaları itibarıyla, 3 Temmuz 2013 Mısır darbesi Körfez-Atlantik ortak yapımıdır. Bununla birlikte bu dış halkalar arasında İsrail ve Vatikan gibi merkezlerinde olduğunu ve alkış tuttuklarını unutmamak gerekir. Bu darbe aynı zamanda İran-Suriye eksenini de rahatlattı. Geçmişte Mossad’ın Arap  Yöneticileri Bürosunda ‘bal tuzağı’ olarak görev yapan Tzipi Livni darbe mağduru Mürsi ve Başbakan Erdoğan ve yönetim biçimleriyle alakalı bazı değerlendirmeler ve analizler yapmış. Bu analiz gücünü Mossad günlerine borçlu olsa gerek. Analizleri geçmiş günlerinin parlak izlerini taşıyor ve onun ötesinde onun bir hatırası ve yadigarı olsa gerek. ‘Ballı Tzipi Livni’ geçtiğimiz günlerde Mürsi’nin devrilmesi arifesinde İsrail’de bir topluluk huzurunda ‘Mürsi ile Erdoğan Arasında’ başlıklı bir konferans veriyor. Öncelikli olarak İsrail’in bölgedeki hassas konumundan bahsediyor. İsrail’in batı tarafında Akdeniz ve onun geçit vermez dalgaları tarafından kuşatılıyor. Diğer bütün sınırlarında dost olmayan Araplar ve Müslümanlar var. Bundan dolayı nefesini tutarak bölgedeki güç dengeleri arasındaki mücadeleyi seyrediyor. Burada unutmadan şunu söylemek zorundayız. Suriye rejimini dünyanın en palavracı rejimi. Mısır’daki Mürsi muhalifleri de dünyanın en küfürbazları. Onun ötesinde Beşşar manevi anlamda İsrail kralı olmasına karşılık Sisi de İsrail’in yeni kahramanları arasına girmiştir.  Bununla birlikte, hala Beşşar ve Mısır’daki Temerrüt hareketi gibi hareketler İhvan ABD beraberliğinden bahsediyorlar. İnanmasalar da meşruiyetleri için bu gerekiyor. Başkalarına çamur atarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Halbuki kendileri Batı’nın ve İsrail’in kucağında doğmuş beslemeler.


Tekrar Tzipi Livni’nin analizlerine dönecek olursak, sözü Türkiye ve Mısır’da köklü değişikliklere ve bunların İsrail’in geleceğine tesirlerine getiriyor. Livni bu iki ülkenin bölgenin iki önemli ülkesi olduğunu ve İsrail’in gelecek hesaplarını bu ülkelere ve bu ülkelerdeki gelişme ve değişmelere göre kurduğunu ve kurguladığını ifade ediyor.  Onlarca yıldır iki ülkede de dost rejimlerin varlığına dikkat çeken Livni bu rejimlerle güçlü ilişki kurduklarını ve özellikle güvenlik alanında bilgi akışı sağladıklarını ve çıkar paylaştıklarını tahassürle yadediyor. Mısır ve Türkiye ile ilişkilerin sağlam ve metin olmasının İsrail’e nispi istikrar ve kalkınma imkanı sağladığını da itiraf ediyor. Ayrıca bu sayede bölge ülkelerine daha fazla açıldığını ve toprak yüzölçümünü genişlettiğini de ikrar etmektedir. 1979 yılında Mısır’la yapılan Camp David Antlaşması İsrail’e bölgesel bir meşruiyet sağlamış ve ardından Ürdün ile Vadi-i Araba anlaşmasını imzalamış ve FKÖ ile de Oslo’da müzakerelere başlamıştır. Demek ki Türkiye ve Mısır ilişkileri İsrail’e manevra alanı ve bölgede kökleşme imkanı sağlamıştır.

Hal böyle iken Türkiye ve Mısır’ın pozisyonuna değişim arız olmuş ve İsrail’in çekim alanından ve yörüngesinden çıkmaya başlamışlardır. Tzipi Livni konuşmasında bu değişimle alakalı olarak şunları söylüyor: “İki ülkede de iktidarlar değişti ve en iyi ihtimalle bu değişimle ilgili söylenebilecek sözler şudur. İki ülkede de dost olmayan rejimler işbaşına gelmiştir…”  Obama’nın darbeye destek vermesinin arkasında da bu tespit yatmaktadır. Obama, Mürsi yönetimiyle alakalı olarak yapmış olduğu bir değerlendirmede şunları söylemişti: Yeni Mısır rejimi (Mürsi iktidarı) bizim açımızdan ne dost ne de düşman olarak tanımlanabilir. Darbeye bakışlarını da elbette ki bu nötr tanım etkilemiştir. Bundan dolayı Gezi Parkı olayları sırasında kabarmışlar, seslerini yükseltmişler, Mısır’da da Mürsi karşıtı darbeye sesli-sessiz destek vermişlerdir. Tzipi Livni bu yeni atmosferde Türkiye ve Mısır ile ittifak ve işbirliği yapılamayacağını ifade etmiştir. Tzipi Livni Mürsi ve Erdoğan yönetimlerinin karakteriyle ilgili kendileri açısından şu tespiti yapıyor: “Bu rejimler çıkarlara dayalı değil ideolojiye dayalı ve eğilimli rejimlerdir.” En azıdan İsrail noktasında al-ver ilişkisine hazır görünmüyorlar. Livni’ye göre, bu rejimler ile Yahudi projesinin birlikte olması veya var olması mümkün görünmemektedir. Mürsi ve Erdoğan yönetimlerine karşı Tzipi Livni İsrail tarafından her türlü hilenin ve tuzağın yapılmasını istemiştir. İsrail’in bu rejimlerin kökleşmesi ve istikrarlaşmasına izin vermemesi gerektiğini savunmuştur. Hatta kökleşmemesi ve istikrar kazanmaması için dahilde ve hariçteki bütün dostlarını ve ajanlarını seferber ederek bu rejimleri sarsmasını ve alaşağı etmesini istemiştir. İsrail’in bekası onların yok olmasını gerektiriyor. Livni’ye göre, bu iki rejimin istikrar kazanması halinde vay İsrail’in başına geleceklere! Bu İbrani sarışını ve bal tuzağı Livni, Mürsi ve Erdoğan’ın İsrail’in önüne çıkmanın ve onun emellerinin önünü kesmenin bedelini ödeyeceklerini söylemiştir (http://www.assabeel.net/studies-and-essays/assabeel-essayists/150528 ). Gezi Parkında yaptıkları ilk hamle boşa çıktı. Erdoğan ilk hamleyi savuştururken İsrail adına kahramanlığa soyunan Sisi Mısır’da ikinci hamleyi şimdilik gerçekleştirmiştir. Tzipi Livni, Türkiye’deki dost rejimleri ziyaret için gidip gelirken ortak köprünün Kemalizm olduğunu da vurgulamayı ihmal etmiyordu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi