Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Hiçbir şey değişmesin darbesi!

Hiçbir şey değişmesin darbesi!

Mısır’da “devrim” mi  oldu, “darbe” mi?

Bence ikisi aynı kapıya çıkıyor: Devrim “devirmek” fiilindense, darbeden ne farkı var?
Darbeye “darbe” diyemeyenler “devrim” diyorlar.
Arap baharı Mısır’da şiddetli kışa dönüştü. Mısır sadece Mısır değil! Bütün Arap dünyası, artı bütün İslâm dünyası ve netice olarak bütün dünya...

Her ülke kendine yakışan tavrı gösterdi. Mısır üzerinden önce Araplar, müslümanlar ayrıştı...

Darbe destekçiliği konusunda Suudilerin eline su dökebilecek yok. Suud’un asırlık kralı, general Sisi’ye en kıralından destek verdi! Neden Suudlar?

Mısır’da Müslüman kardeşlerin seçimlerde büyük başarı kazanması, Suud zihnini allak bullak etti. Onlar en büyük tehdidi mutad olarak müslümanlardan hissederler.

Suud’un 19. yüzyıldaki yükselişinde İngiliz parmağı var mı?

Sadece parmağı mı!

Eli, kolu, bacağı, gövdesi...

19. yüzyılda Osmanlı’ya karşı Arabistan’da gediği İngilizler Suudlarla açtı. Vehhabilik adına pala sallayan Suudlar, mukaddes beldeleri işgal etti. Osmanlı merkezinin Suudlarla baş edecek gücü yoktu, Mısır valisini görevlendirdi. Mehmed Ali Paşa’nın oğulları Mekke ve Medine’yi ele geçirmiş Suudları geriletti. 1820’lerdeki Suudi emiri yakalandı, İstanbul’a gönderildi. İşte bu “kıral” İstanbul’da mukaddes beldelere verdiği zarardan ötürü, Peygamber efendimizin kabrini yağmaladığı için idam edildi!

Buraya bir mim koyalım!

20. yüzyılda İngilizler Suudları bir kademe daha yukarı taşıdı. Yüz yıl sonra, dünyayı yeniden inşa ederken, Suudilere ihtiyacı vardı. Osmanlı yıkılacaktı, Hilafet ilga edilecekti. Bu arada, Osmanlı’ya karşı beslediği Hüseyin Hicaz’ı İngiliz desteği ile kontrol altına almıştı. İngilizlerin esas kahramanı değildi Hüseyin. Asıl yapacakları için bir örtü idi.
Hüseyin, mukaddes beldeleri kontrol ettiği için Hilafeti de hakkı olarak görüyordu. İşte İngiliz oyunu burada devreye giriyor: Şerif Hüseyin’e karşı mukaddes beldelere saygı duymayan, Peygamber’in kabrini yağmalayan, bütün sahabe kabirlerini dümdüz eden Suudileri devreye soktu. İngiliz destekli Suudlar yüz yıl sonra Mekke ve Medine’yi tekrar ele geçirdiler. Onlara engel olacak Osmanlı ve Mısır yoktu. Osmanlı yıkılmıştı, Mısır İngiliz hakimiyetine girmişti!

Hüseyin zelil vaziyette Arap kırallığı tacını oğluna bırakarak savuştu. Zillet içinde hayatını tamamladı.

Suudlar o tarihten beri mukaddes beldelerin hâkimi!

Mekke’ye, Medine’ye yapmadıkları kalmadı. Tarihi, tarihî arkaplanı olan bütün hissiyatı yok ettiler. Ortada ne gerçek Mekke kaldı ne  de gerçek Medine!

Mekke ve Medine’yi herhangi bir Amerikan veya Avrupa şehrinden farksız hale getirdiler. Tamamen farksız denemez! İnsanilik yönünden onlarla kıyaslanamayacak kadar kötü! Görünüm itibarıyla Avrupalı! Kâbe’nin karşısına Zemzem Tover’i diktiler. Tepesine de Londra’daki saat kulesinin çakmasını yerleştirdiler. Eskiden Kâbe resimlerinde Mekke’nin kendine mahsus evleri, dağları tepeleri görülürdü. Ya şimdi?

Artık Kâbe ile dünyanın büyük otel zincirlerinin devasa otelleri görüntüye giriyor!

Mısır, Mürsi ile İslam dünyasında bir ümit merkezi oldu. Yüz yıldır bastırılan vasat İslâm ülkenin kaderini tayin edecek mevkiye geldi. Bu seçimle oldu. Fakat bu sürdürülebilir miydi?

Sürdürülebilse idi, silaha, topa, tüfeğe gerek kalmadan Suudi zihniyeti yıkılırdı.
Bu darbe, işte gerçek değişimin önünü kesmek için yapıldı. Bu darbe “hiçbirşey değişmesin darbesidir!”

Suudiler rahat uyuyacaklar. Onların arkaplanındaki büyük güçler, işlerin tıkırında olduğunu görecekler. Mısır’ın güç odakları, kârlarını katlamaya devam edecekler!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Asım Yenihaber Arşivi